5. Ceza Dairesi Esas No: 2014/8132 Karar No: 2017/4063 Karar Tarihi: 25.09.2017
Tefecilik - özel belgede sahtecilik - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/8132 Esas 2017/4063 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2014/8132 E. , 2017/4063 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tefecilik, özel belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi; ... vekilinin 04/06/2014 tarihli dilekçesinin yalnızca katılma istemi ile vekalet ücretine yönelik olduğu ve sanığa yüklenen özel belgede sahtecilik suçundan doğrudan zarar görmeyen Hazinenin davaya katılma hakkının bulunmadığının anlaşılması karşısında belirtilen suçtan kurulan hükme yönelik vaki katılma talebinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin ... vekilinin tefecilik suçuna yönelik katılma istemiyle, sanık müdafiin de mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde; Türk Ceza Kanunun 210/1. maddesinde sayılan ve resmi belge hükmünde kabul edilen, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetnamede yapılan sahteciliklerin aynı Yasanın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılabilmesi için, bu tür belgelerin özel yasalarında sayılan tüm unsurları taşımaları gerekir. Bu belgelerin kullanılıp kullanılmaması suçun unsurlarının oluşmasına etkili değildir. Bununla birlikte, özel yasalarında sayılan unsurlarından birinin eksik olması halinde, anılan belgeler özel belge sayılacağından TCK"nın 207/1. maddesine göre yaptırım uygulanabilmesi için "belgenin kullanılması" şarttır. Bu bağlamda; sanık tarafından bedeli değiştirilen senedin üzerinde keşide yeri bulunmaması nedeniyle özel belge hükmünde olduğu, ancak suçun oluşabilmesi için bu belgenin kullanılması gerekliliği karşısında, senedin hangi tarihte ne şekilde kullanıldığı, sahteciliğin ne şekilde oluştuğu tartışılıp kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Sanık hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde ise; Sanık hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, CMK"nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunduğu ve bu sıfatının gereği olarak CMK"nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK"nın mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması, Kabule göre de; Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından sanığın tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılması, ilgili icra dairelerinden sanığın alacaklı olduğu icra dosyalarının sorulup var ise aslı veya onaylı suretleri getirtilip borçlu gözüken kişilerin faiz karşılığı sanıktan para alıp almadıkları konusunda tanıklıklarına başvurulması, gerektiği takdirde ilgili vergi dairesine yazı yazılarak bu konuda vergi inceleme raporu düzenlettirilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, ... vekili ile sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 25/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.