11. Hukuk Dairesi 2019/838 E. , 2019/7663 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 09/10/2017 tarih ve 2016/573-2017/651 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, sektöründe öncü bir firma olan müvekkili şirketin ürettiği ürünleri yurt dışına da ihraç ettiğini ve bu nedenle yasal mevzuatlar gereğince bir çok teşvikten yararlandığını, müvekkili firma tarafından üretilen ürünleri ihraç eden firmalarının gümrük beyanname asıllarını müvekkiline verdiğini, müvekkilin de beyannameleri ilgili devlet kurumlarına sunarak söz konusu teşviklerden yararlandığını, işlemler tamamlandıktan sonra ise belge asıllarının tekrardan ihracatçı firmalara iade edildiğini, müvekkilinin 21.05.2014 tarihinde Orta Anadolu İhracatlar Birliğine teslim edilmek üzere 32 adet gümrük beyannamesi aslını davalı şirketin Karaman şubesine teslim ettiğini ancak davalı şirket görevlisi olan ...’nin söz konusu belgeyi kaybettiğini ve bu nedenle belgenin alıcısına teslim edilemediğini, kargonun kaybedildiğinin ...’nin de kabulünde olduğunu zira bu hususu müvekkili şirkete gelerek ikrar ettiğini, kargonun kaybedilmesi sebebiyle gümrük beyannamesi aslı ihracatçı firmalara teslim edilemediğinden ilgili gümrük müdürlüklerinin Gümrük Kanunu’nun 241. maddesine göre, müvekkilinden ürün alan 3 ihracatçı firmaya toplam 11.730,00 TL para cezası kestiklerini ve firmaların da söz konusu bedeli müvekkile rücu ettiklerini ileri sürerek, şimdilik 11.730,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı şirketten tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin söz konusu kargoyu müvekkili şirkete teslim etmediğini, şöyle ki, müvekkili şirketin yoğun kargo çıkışı olan müşterilerinin bilgisayarına UMO adında bir kargo programı yüklediğini, bu programla, müşterilerin, göndermek istedikleri kargo ile ilgili bilgileri sistemi girerek takip numarasını alabildiklerini ancak bu takip numarasının alınmasının kargonun teslim edildiği anlamına gelmediğini, kargonun teslim edilmemesi halinde takip numarası alınmamasının bir sonucu olmadığını, nitekim davacı yanca alınan takip numarası müvekkili şirketin sistemine yazıldığında herhangi bir teslimin olmadığının görülebildiğini, davacı şirketin 21.05.2014 tarihinde teslim ettiği diğer kargoların yerlerine ulaştırılmasının da söz konusu kargonun müvekkiline teslim edilmediğini ispat eder nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın, taşımadan kaynaklanan zararını talep edebilmesi için öncelikle kargonun taşımacıya teslim edildiğini ispat etmesi gerektiği, bu hususta, aynı tarihte davalı şirkete teslim edilen ancak teslim tutanağı olmayan kargoların yerlerine ulaşmasının davaya konu kargonun da taşınmak üzere teslim edildiğini ispata yeterli olduğu, davacı yanın teslim iddiasını yazılı belgeyle ispat edemediği gibi, davalı yanın da teslim olgusunu kabul etmediği, davalı şirket görevlisi olan ...’nin davacı yanın iddia ettiği şekilde kargoyu kaybettiğini kabul eden bir beyanı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.