Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/6911 Esas 2017/8336 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6911
Karar No: 2017/8336
Karar Tarihi: 20.09.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/6911 Esas 2017/8336 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/6911 E.  ,  2017/8336 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalıya her hangi bir nedenle borçlu olmadığını, hakkında davalı tarafından başlatılan ilamsız icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacı ile kardeş olduklarını, davacıya tereke yönetimi için vekalet verdiğini, davacının bu vekaletle murislerinin hesabından para çektiğini ve bir kısım altınlarıda uhdesine geçirdiğini, kendisine miras payı oranında ödeme yapması gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava menfi tespit talebine ilişkin olup, davacı, davalıya her hangi bir borcu olmadığını iddia etmiş, davalı ise davacıya vekalet verdiğini, davacının bu vekalet görevini kötüye kullanarak murisin hesabından çektiği paradan kendi hissesine düşeni ödemediğini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu paranın vekaleten 26.08.2003 tarihinde çekildiği, icra takibin ise 25.3.2013 de balatıldığı, vekalet sözleşmesinden kaynaklı bu ilişkide 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kanaatiyle davalı tarafından artık alacak talebinde bulunulamayacağından davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davalının bu davadaki alacak isteminin, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir.
    Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Somut olayımızda davalının talep ettiği alacak için zamanaşımı süresi hesap vermeden itibaren başlar, o halde dosya kapsamına göre takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığından bahsedilemez. Mahkemece, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalı alacağının zamanaşımına uğradığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.