1. Hukuk Dairesi 2015/8876 E. , 2018/1262 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan ...’ın, 2814, 919, 1199 ve 1374 parsel sayılı taşınmazlarını davalı torunu ...’e, 905 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu ...’e satış suretiyle, 112 parsel sayılı taşınmazını ise ölünceye kadar bakma akdi ve vasiyetnameyle davalı ...’e devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, 2814, 919, 1199, 1374 ve 905 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davayı kabul ettiklerini bildirmişler, 112 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 112 parsel sayılı taşınmaz bakımından dava tefrik edilerek, diğer taşınmazlar bakımından kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2018 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delilerden, mirasbırakan ...’ın çekişme konusu 905 parsel sayılı taşınmazı 17.03.1986 tarihli akitle davalı ...’e, 1374, 919, 1199 ve 2814 parsel sayılı taşınmazları ise 19.09.2001 tarihli akitle davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, murisin 19.05.2012 tarihinde ölümü ile davanın 08.04.2013 tarihinde 10.000-TL dava değeri gösterilerek açıldığı, davalıların esasa cevap süresi içinde 905, 1374, 919, 1199 ve 2814 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davayı kabul ettikleri, mahkemenin kabule rağmen keşif yapıp taşınmazların değerlerini belirleyen bilirkişi raporu aldığı ve bilirkişi raporunda belirlenen değerler üzerinden eksik harcın ikmalinden sonra hüküm kurduğu görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 309. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere; feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309/2), feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310), feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur, irade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK 311).
Somut olayda, işlemlerin temeli muvazaalı olup davalılar da muvazaalı akitlerin tarafları olduğundan davanın açılmasına sebebiyet vermişlerdir ve yargılama giderlerinden sorumlu oldukları kuşkusuzdur.
Ne var ki, kabul beyanı karşı tarafın muvafakatine bağlı olmayıp kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğundan, kabul beyanından sonra yapılan giderlerden davalıların sorumlu tutulmaları doğru değildir.
Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davanın başlangıçta 10.000-TL değer üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alınarak hükmün 4. maddesinin tamamının hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; “Alınması gereken 683,10 TL harcın, peşin olarak alınan 170,80 TL ve yargılama sırasında tamamlanan 5.431,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.918,70 TL’nin davacıya iadesine, davacı tarafından yatırılan 683,10 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün 5. maddesinin tamamının hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; “Davacı tarafından yapılan 6 adet tebligat ve 11 adet müzekkere masrafı toplamı 131,00 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,” ibaresinin yazılmasına, hükmün 6. maddesinin tamamının hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; “Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT"ne göre 1.500 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine” ibaresinin yazılmasına, davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.