11. Hukuk Dairesi 2019/804 E. , 2019/7661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 16/02/2017 tarih ve 2015/399 E.- 2017/107 K. sayılı kararın davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi"nce verilen 29/11/2018 tarih ve 2018/875 E.- 2018/1496 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait banka hesabından davalının 2 ayrı bankada bulunan hesabına 08.10.2014 ila 15.06.2015 tarihleri arasında “elden borç verme” açıklamasıyla toplam 503.147,00 TL havale yaptığını ancak davalı yanca borç olarak verilen bu paranın müvekkiline geri ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine yaptıkları takibin davalının haksız itirazı üzerine durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının ve davacının tek ortağı ve müdürü olduğu şirketin hesabından müvekkili hesabına çeşitli tarihlerde havale yapıldığını, müvekkilinin gerek davacıdan gerekse de şirketten aldığı borçları şirket hesabına havale ettiği paralarla ödediğini, davacının kötü niyetli olarak mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını savunarak, davanın reddini ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının, davacıdan aldığı borçları davacının tek ortağı ve yetkilisi olduğu şirket hesabına gönderdiği havalelerle ödediğini savunduğu, dava dışı İrena Tekstil şirketin tek ortağının ve müdürünün davacı olduğunun tespit edildiği, davacı, davalı ve İrena Tekstil şirketi arasındaki üçlü hesap ilişkisindeki havale ve karşı ödemelerin aynı zaman dilimlerine denk geldiği, davacının, tek ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete davalı tarafından yapılan ödemelerin sebebinin başka bir ilişkiye dayandığını iddia ve ispat edemediği, davacının şahsi hesabından davalıya gönderdiği miktardan daha az alacak talep ettiği, belirtilen hususlar gözetildiğinde, davalı yanca, dava dışı şirket hesabına yapılan ödemelerin davaya konu borç için yapıldığının karine olarak kabulünün gerektiği, davacının şahsi hesabından davalı hesabına 761.647,00 TL havale yapıldığı, buna karşılık davacının talebinin 503.147,00 TL olduğu, davacı yanca, davalı tarafından şirket hesabına yapılan ödemelerin kabul edilmemesi halinde havale tutarı kadar alacak talep edileceği hususunun da söz konusu kabulü destekler nitelikte olduğu, davacı ve dava dışı şirket tarafından davalı hesabına toplam 1.523,239,00 TL havale yapıldığı, buna karşılık davalı tarafından şirket hesabına 1.338.507,50 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödeme mahsup edildiğinde davacının davalıdan bakiye 384.721,50 TL tutarında alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile, takibin 384.721,50 TL asıl alacak, faiz ve masrafları üzerinden yürütülmesine, kabul edilen asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, reddedilen asıl alacağın %20’sine tekabül eden kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı vekilinin usulüne uygun muhtıraya rağmen istinaf harçlarını yatırmadığı, davacı yanca ileri sürülen istinaf itirazlarının ise yerinde olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, ödünç vermeden doğan alacağın tahsili için başlatılan takibe karşı vaki itirazın iptaline ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar vermiş, istinaf üzerine ise BAM istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ödünç verdiğini ileri sürmüş, davalı ise hem davacıdan hem de davacının tek ortağı olduğu şirketten borç aldığını ve ödemeleri şirkete yaptığını ileri sürmüş, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.