Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/1134
Karar No: 2020/9928
Karar Tarihi: 14.09.2020

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/1134 Esas 2020/9928 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/1134 E.  ,  2020/9928 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2010/470 esas, 2013/742 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24/01/2020 gün ve 94660652-105-55-17299-2019-Kyb sayılı Kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2020 gün ve 2020/14372 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında:
    Dosya kapsamına göre, "Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli kararının gerekçe kısmında, sanığın mahkûmiyetine karar verilen suçun basit tehdit olarak belirlenmesi ve basit tehdit suçu yönünden esas hakkında inceleme yapılmış ise de, hüküm kısmında sanığın eyleminin tehdit olarak nitelendirilerek 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümlesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilerek, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmasında isabet görülmemiştir.”denilmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2010/470 esas, 2013/742 sayılı kararı ile, 5 ay hapis cezası verildiği, yoklukta verilen kararın süresinde temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Gerekçeli kararda sanığın eyleminin sair tehdit kapsamında kaldığının kabul edilmesine karşı, kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında TCK"nın 106/1-1. cümlesi uyarınca hüküm kurularak çelişkiye yol açılmasında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III-Hukuksal Değerlendirme:
    1-Gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin değerlendirilmesi;
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"sının 141/3. maddesinde, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
    Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddelerindeki düzenlemeler uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerektiği kuşkusuzdur.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/1. maddesinde, “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir."
    Aynı Kanun"un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230. madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106. maddesinin 1. fıkrasında “bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.” hükmü yer almaktadır.
    2-Yeni hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme;
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir. Y.C.G.K."nın 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır. Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu bağlamda;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun birinci kitap, ikinci kısımda, "Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler" başlıklı ikinci bölümde yer alan "haksız tahrik" 29. maddede; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır. 5237 sayılı TCK"da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
    Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde oluşturduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu halde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik halinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır. 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir. Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı, bu fiil haksız olmalı, fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı, failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı ve haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için kanunda bir zaman sınırlaması mevcut olmayıp, aradan uzunca bir zaman geçse bile önceki olayın etkisiyle suç işlenmişse tahrik hükümleri uygulanmalıdır. Öte yandan haksız tahrik, haksız bir fiilden etkilenen failin ruhsal durumundan dolayı kusurunun azaldığı görüşüne dayanmakta olup, buna göre müşterek failler yahut fail ve şerikler arasında yalnızca şahsında bu koşullar gerçekleşen fail bakımından uygulanmalıdır.
    Kanun koyucu, olayın mahiyetine göre değerlendirme yaparak haksız tahrik altında suç işleyen sanık hakkında cezasında belirli oranlar arasında indirim yapmak üzere hakime takdir hakkı tanımıştır. Yerel Mahkemenin bu uygulamasına ilişkin kullandığı gerekçenin yerinde veya yeterli olup olmadığı, yine yasal sınırlar içinde yaptığı indirim oranı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, kanun yararına bozma yoluyla bu hususlar denetlenemeyecektir.
    Ancak savunmada dile getirilmesine ve bir kısım kanıtlarla da bu iddiaların doğrulanmasına karşın haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmemesi ve tartışılmaması takdire ilişkin bir husus olmadığından, olağanüstü kanun yolu ile denetlenebilecektir.
    İnceleme konusu somut olayda; iddianamede, şikayetçi şüpheli ..."ün şikayetçinin kiracısı olduğu, kirayı vermemesi nedeniyle evden çıkması istenilince 02/12/2009 tarihi ve öncesi bir hafta boyunca sürekli şikayetçi şüpheli ..."ün şikayetçiye hitaben "evden çıkaramazsınız, kira vermiyorum, siz para vereceksiniz, seni, allahını sinkaf ederim" diye sözler söyleyip karnındaki bıçak izlerini göstererek biz bunları boşa yemedik, kira ödemiyorum, erkeğiniz varsa gelsin alsın diye sözler de söyleyerek zincirleme olarak hakaret ve tehdit suçlarını işlediği,
    Şikayetçinin kız kardeşi ..."in eski eşi olan şüpheli ..."in de bu olayları duyunca şüpheliye 23/11/2009 tarihinde gönderdiği mektupta "bir an için delikanlı adam olduğunu hatırla, on beş gün içinde o evi terk et, ... ablaya da bir daha terbiyesizlik yapma, üç yavruma ve annelerine zarar vermeyi o küçük beyninden geçirme,... Siktir ol git, blöf yapmıyorum, ben haybeye racon kesmem, infazım da bitti ,ben bir kez uyarırım, on beş gün beklerim sonra da nasıl oluyorsa koparırım, bu mektubu karakola yada savcıya da okutabilirsin ...adam ol, evden paşa paşa çık, sen şimdi bu adam kim oluyor dersin, beni bana değil, ..."e, ..."a, ..."a sor, müptezellik yapma, ben ..., ... abinin yeğenlerini kapına yığarım, aklını aldırırım, on beş aralığa kadar o evi boşalt" şeklinde sözler söylediği, şüpheli ..."in bu şekilde şikayetçi şüpheli ..."e karşı hakaret ve tehdit suçlarını işlediği belirtilerek TCK"nın 125/2 ve TCK"nın 106/1-1. cümlesinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılamada sanık ..."in savunmasında suçlamaları kabul ettiği ancak müşteki ..."ün evden çıkmak istemediği ve eski eşine sinkaflı hakaret edip tehdit etmesi üzerine eski eşini ve çocuklarını korumak amacıyla üzerine atılı suçları işlediğini savunmuş olması karşısında; olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sonucuna göre, sanık ... lehine tehdit ve hakaret suçları yönünden haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması hukuka aykırıdır.
    Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir. Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1)Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
    2)Hükümde saptanan haksız tahrik hükümlerinin tartışılmamasına ilişkin yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 14/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi