11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/5878 Karar No: 2018/218 Karar Tarihi: 11.01.2018
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/5878 Esas 2018/218 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, sanık A'nın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilirken, diğer sanık B'nin beraat hükmü verildi. Ancak, mahkeme gerekçeli karar başlığına yanlış suç tarihi ve karar tarihi yazdığı için bu doğru şekilde düzeltildi. Buna ek olarak, A'nın avukatı ve mağdurun avukatı temyiz itirazı yaptı. Mahkeme, A'nın temyiz itirazını reddedip hükmü onadı ancak B'nin temyiz itirazını kabul edip hükmü bozdu. Mahkemenin verdiği kararda birkaç kanun maddesi de yer almaktadır: 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesi (özellikle 10. fıkrası ve 5. fıkrası); 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204/1. maddesi; TCK'nın 43. maddesi (temel ceza); Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi; ve 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi.
11. Ceza Dairesi 2017/5878 E. , 2018/218 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Sanık ... hakkında: Mahkumiyet Sanık ... hakkında: Beraat
Gerekçeli karar başlığına yanlış yazılan suç tarihinin 03.08.2011 olarak, karar tarihinin 28.02.2014 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür. A-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, B-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1)Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Hükümden önce 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında, özel hüküm niteliğinde bulunan ve lehe olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 56. maddesindeki düzenleme de gözetilerek, sanığa önödeme önerisinde bulunulması suretiyle hüküm kurulması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)Kabule göre de; a)Aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle; somut olayda kaçak olarak ülkeye girdikleri anlaşılan kayıtsız telefonların sisteme pasaport üzerinden kayıt ettirilmesi işlemlerinin suça konu her iki belgenin de 03.08.2011 tarihli olması karşısında sahtecilik eyleminin farklı tarihlerde yapıldığına dair delil bulunmaması nedeniyle eylemin kül halinde 5237 sayılı Yasanın 204/1. maddesinde öngörülen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, ancak sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve sahte belge çeşitliliği dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde suçun zincirleme şekilde işlendiğinin kabulü ile temel cezanın TCK"nın 43. maddesi uyarınca artırılması suretiyle fazla ceza tayini, b)Sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunmaması, c)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.