1. Hukuk Dairesi 2015/3443 E. , 2018/1258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2018 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, mirasbrakan ...’ten intikal eden 261, 246, 247, 248, 263, 268, 270, 155, 116, 12, 13, 14, 15, 25, 387, 61, 105, 109, 48, 59, 111, 115, 150, 154, 155, 156, 228, 229, 248, 258, 259, 453 parsel sayılı taşınmazlar ile mülkiyeti hazineye ait olup zilyetliği murise ait olan 1 parça taşınmazın tamamının davalı ... tarafından kullanıldığını ve kullanımlarına izin verilmediğini, ihtara rağmen sonuç alamadıklarını ileri sürerek, 2006-2007 yıllarına ilişkin toplam 60.000-TL ecrimisile; birleştirilen 2009/171 E sayılı davada, asıl davada dava konusu edilmeyen 263 ve 270 parsel sayılı taşınmazlar için 2006-2007 ve 2008 dönemlerinden, asıl davada dava konusu edilen ve 2006-2007 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil talep edilen taşınmazlar için ayrıca 2008 dönemi için de ecrimisile; birleştirilen 2012/432 Esas sayılı davada ise, aynı nedenlerle aynı taşınmazlar bakımından 2006-2008 tarihleri arasındaki dönem için 26.000-TL ecrimisle karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; “...Esas ve birleşen davaların ayrı ayrı hüküm kısmında değerlendirilmemiş olması, her iki dava yönünden taraflara tanınan hak ve yükümlülüklerin şüphe ve tereddüte yol açacak şekilde karar metninde yer almış olması, davacılar tarafından dava konusu edilen taşınmazlardan bir kısmı yönünden keşif yapılıp davacıların tüm taleplerinin yargılama aşamasında değerlendirilmemiş olması ve yasanın açık hükmüne rağmen birleşen dava hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Yukarıda açıklanan bozma nedenine göre; tarafların diğer temyiz itirazları şimdilik incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı ... hakkındaki davaların husumet yönünden reddine, diğer davalılar bakımından asıl ve birleştirilen dava ile bozma kararından sonra açılan ve eldeki dava ile birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Çekişme konusu taşınmazlardan 48, 59 ve 111 nolu parsellerin davacılarla bir ilgisinin olmayıp dava dışı 3. kişiler adlarına kayıtlı olduğu, diğer dava konusu taşınmazların bazılarında mirasbırakanın, bazılarında ise tarafların paydaş olduğu kayden sabittir.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı).
Somut olaya gelince, davalı taraf 2006 yılı için muris Mehmet’in tereke temsilcisi ile yapılan 15.02.2006 tarihli kira sözleşmesini ibraz etmiş, yine davalı tarafından 24.11.2006 tarihli iş sözleşmesi ve bila tarihli ortaklık sözleşmesi başlıklı belgeler ibraz edilmiş, ne var ki mahkemece ecrimisil istenen her bir taşınmaz için yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca inceleme yapılmadan sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle incelemenin yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca her bir taşınmaz için ayrı ayrı yapılması, taraflarca ibraz edilen kira sözleşmesi, ortaklık sözleşmesi, iş sözleşmesi gibi belgelerin değerlendirilmesi, ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) kayıtlarının getirtilmesi, kullanım durumlarının tespiti amacıyla tanıkların yeniden dinlenmesi, ecrimisil koşullarının oluşması halinde tarafların ve mirasbırakanlarının pay durumları gözetilerek davacıların alabilecekleri ecrimisil miktarının hesaplattırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi dava ... aleyhine açılmış, ...’in yargılma sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş olup ...’de mirasçı olup ..., ...’e velayeten davada yer aldığı ve ... yargılama sırasında reşit olduğu halde, sanki ... davalıymış gibi ... hakkındaki davanın reddedilmiş olması da isabetsizdir.
Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazları ile vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.