Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/615
Karar No: 2020/9926
Karar Tarihi: 14.09.2020

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/615 Esas 2020/9926 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/615 E.  ,  2020/9926 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-c, 43/1 ve 62. maddeleri gereği 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın aynı eylemi sebebiyle önceden verilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının 63. madde uyarınca mahsubuna dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/417 esas, 2019/631 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19/12/2019 gün ve 94660652-105-35-18886-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/12/2019 gün ve 2019/133619 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, her ne kadar sanığın aynı mağdura karşı işlediği tehdit suçu sebebiyle Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli ve 2014/190 esas, 2014/641 sayılı kararı ile hükmedilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/04/2019 tarihli 2018/7277 esas, 2019/6010 karar sayılı ilamı ile onanması karşısında 5237 sayılı Kanun"un 43 ve 63. maddeleri gereği hapis cezasının 19/09/2019 tarihli kararla belirlenen 2 yıl 1 ay hapis cezasından mahsubuna karar verilmiş ise de, anılan Yargıtay ilamında sanık ... hakkında onanmış bir hüküm bulunmadığı cihetle mahsup yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-c, 43/1 ve 62. maddeleri gereği 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın aynı eylemi sebebiyle önceden verilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının 63. madde uyarınca mahsubuna dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/417 esas, 2019/631 sayılı kararının, dosya kapsamına göre, her ne kadar sanığın aynı mağdura karşı işlediği tehdit suçu sebebiyle Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli ve 2014/190 esas, 2014/641sayılı kararı ile hükmedilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/04/2019 tarihli 2018/7277 esas, 2019/6010 karar sayılı ilamı ile onanması karşısında 5237 sayılı Kanun"un 43 ve 63. maddeleri gereği hapis cezasının 19/09/2019 tarihli kararla belirlenen 2 yıl 1 ay hapis cezasından mahsubuna karar verilmiş ise de anılan Yargıtay ilamında sanık ... hakkında onanmış bir hüküm bulunmadığı cihetle mahsup yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-c, 43/1 ve 62. maddeleri gereği 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın aynı eylemi sebebiyle önceden verilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının 63. madde uyarınca mahsubuna dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/417 esas, 2019/631 sayılı kararında isabet olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
    CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir tereddüte yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlere aykırılık aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması, bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya hatalı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. CMK"nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların Açıklanması Ve Tebliği" başlıklı 35. maddesi;
    "1)İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
    2)Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, (…) (1) hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (1)
    3)İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." biçimindedir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
    İncelenen dosyada;
    Sanık ... ve temyiz dışı diğer sanıklar hakkında, katılanlar ..., ... ve ... ile mağdurlar ..., ... ve ..."ya yönelik 12-13/04/2009 tarihli birden fazla kişi ile birlikte tehdit eylemleri nedeniyle 04/06/2009 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, sanık ... hakkında son olarak Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/417 esas, 2019/631 sayılı kararı uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasına hükmedildiği, gerekçeli kararın sanığa 26/09/2019 tarihinde, katılan ..."ya 12/10/2019 tarihinde, katılan ..."ya ise 09/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, katılan ... yönünden ise gerekçeli kararın tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Somut olayda, gerekçeli kararın katılan ..."ya tebliğe çıkarılmaması yasaya aykırıdır.
    Gerekçeli kararın katılan ..."ya yöntemine uygun tebliğ edilmemesi, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; anılan kararın katılan ..."ya yöntemince tebliği, temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise,Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19/12/2019 gün ve 94660652-105-35-18886-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/12/2019 gün ve 2019/133619 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması gerekmektedir.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    1-Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve 2019/417 esas, 2019/631 sayılı kararına yönelik, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN BU AŞAMADA REDDİNE,
    2-Dosyanın, gerekçeli kararın ..."ya yöntemince tebliği, temyiz kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, temyiz kanun yoluna başvurulmaması halinde ise, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19/12/2019 gün ve 94660652-105-35-18886-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/12/2019 gün ve 2019/133619 sayılı ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması için, mahalline gönderilmesine, sonraki işlemlerin, mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 14/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi