Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/10053 Esas 2017/5767 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10053
Karar No: 2017/5767
Karar Tarihi: 11.09.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/10053 Esas 2017/5767 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar, davalı ile herhangi bir ticari ilişkilerinin olmadığını ve icra takibinde kendilerine ait olmayan imzaların bulunduğunu belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile %40 tazminat talep etmişlerdir. Davalı vekili ise, bu şekilde bir menfi tespit davasının açılmasının hukuki yararı olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların imzalarının bonoda yer alan imzalar olmadığına karar vermiş ve davanın kabul edilmesine karar vererek davalıdan %20 oranında kötüniyet tazminatının tahsiline hükmedilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, hükmün usul ve kanuna uygun olduğuna karar verilmiş ve davalı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilmiştir. Kararda herhangi bir kanun maddesi belirtilmemiştir.
19. Hukuk Dairesi         2016/10053 E.  ,  2017/5767 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacılar,davalı ile ticari ilişkilerinin olmadığını, herhangi bir hizmet ve mal alımı olmadığı gibi nakit borç para da almadıklarını, davalının haklarında senede dayalı icra takibi başlattığını, icra takibine konu senetteki imzaların kendilerine ait olmadığını belirterek takibe konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
    Davalı vekili,davacıların icra hukuk mahkemesinde imzaya ve borca itiraz etme imkanı ve süresi varken iş bu menfi tespit davasının açılmasında hukuki yarar olmadığını, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi gereği senette yer alan hak ile bu hakkın oluşumuna neden olan temel borç ilişkisi arasındaki bağın ortadan kalkacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu bonoda keşideci altında davacılar adına atılı imzaların davacılara ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    SONUÇ: Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 11/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.