23. Hukuk Dairesi 2015/6643 E. , 2016/322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 23.03.2009 tarihli sözleşme nedeniyle müvekkilinin davalıya ait iş yerinde güvenlik ve koruma hizmeti verdiğini, sözleşme uyarınca müvekkilinin verdiği hizmete karşılık, karşı tarafın ödemelerini her ayın son gününü takip eden 5 iş günü içerisinde yapmasının taraflarca imza olunduğunu, ancak davalının hizmet verilen sürede buna uymaması sonucu ilgili sözleşmenin 8.5.a ve 8.5.b maddeleri gereği temerrüde düştüğünü, hizmet verdikleri süre boyunca doğan ve buna ilişkin alacakları ödenmediği için keşide edilen faturaların davalı tarafından iade edildiğini, bunun üzerine müvekkilince 5.843,68 TL asıl alacak, 210,37 TL işlemiş faiz ve 116,52 TL ihtar gideri olmak üzere toplam 6.170,57 TL"nin tahsili için icra takibine başlandığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talebin BK"nın 113. ve TMK"nın 2. maddelerine açıkça aykırı olduğunu, fatura bedellerinin nasıl tespit edildiğinin belli olmadığını, faiz talebine KDV istenemeyeceğini, ayrıca işlemiş faiz talebinin dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, takibe konu edilen 5.843,68 TL tutarlı faturanın taraflar arasındaki sözleşmenin 8.5.a ve 8.5.b maddelerine dayanılarak düzenlendiği, davalı tarafça ihtarname ile adı geçen faturanın iade edildiği, TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulan davalı taraf ticari defter ve kayıtlarında anılan fatura kaydının bulunmadığı dikkate alındığında davacının davalı tarafça yapılan tüm ödemeleri ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul etmiş olması ve son ödeme tarihinden 13 ay sonra fatura düzenleyerek temerrüt faizi talep etmesinin BK"nın 113 ve TMK"nın 2. maddeleri kapsamlarında yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, davacı tarafça düzenlenen faturaların bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle oluşan temerrüt faizinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı fer’i nitelikte bir haktır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 113. maddesi uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i haklar da sona ermiş sayılır. Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise anılan madde hükmü uyarınca ihtirazi kayıt konulması şarttır. Aksi halde çekince konulmamış ya da halin icabı gereğince çekince konulmuş sayılan haller gerçekleşmemiş ise, faiz alacağı da sona ermiş sayılır.
Taraflar arasında akdedilen 23.03.2009 yürürlük tarihli sözleşmenin 8. maddesinde ücretin ödenmesi düzenlenmiş olup, asıl borç tutarının vadesinde ödenmemesi halinde temerrüt faizi istenebileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmede, borç ödedikten sonra ayrıca faizinin de istenebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 113. (6098 sayılı TBK"nın 131.) maddesi hükmü dikkate alınarak ve davalının, davacının banka hesabına ödeme yaptığını ileri süren davacının, bu iddiası üzerinde durularak, banka hesabına yapılan ödemelerde davacının ihtirazi kayıt koymasının mümkün bulunup bulunmadığı hususu da tartışılarak, yapılacak değerlendirme sonucu oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.