Esas No: 2021/2267
Karar No: 2022/2887
Karar Tarihi: 13.06.2022
Danıştay 3. Daire 2021/2267 Esas 2022/2887 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2021/2267 E. , 2022/2887 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/2267
Karar No : 2022/2887
TEMYİZ EDENLER :1- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Spor Kulübü Derneğinden alınamayan 2007 yılının Nisan, Ağustos ve Eylül dönemlerine ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı, 25/03/2007 ila 29/09/2007 tarihleri arasında … Kulübü Derneği'nin yönetim kurulu üyesi olsa da 25/03/2007 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında kendisine vergi dairesi ve sair kurumlar nezdinde temsil yetkisi verilmediğinden Nisan 2007 dönemine ilişkin borçtan sorumlu tutulamayacağı, öte yandan, her ne kadar 04/08/2007 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında vergi dairesi ve sair kurumlar nezdinde temsil yetkisi verilmiş ise de Ağustos ve Eylül 2007 dönemlerine ait amme alacağı için davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği tarihten sonra … Kulübü yönetim kurulu başkanı tarafından … tarihli dilekçeyle … sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun hükümleri kapsamında yapılandırma talebinde bulunulduğu, yapılandırma sonucu bahsedilen kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıktığından yapılandırma sırasında asıl borçlu ile ilgisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu ödeme emrinin, Ağustos ve Eylül 2007 dönemlerine ait amme alacakları yönünden iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu, kararın değinilen hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu ödeme emrinin, Nisan 2007 dönemine ait kamu alacakları yönünden iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu, asıl borçlu derneğin başvurusu üzerine tesis edilen yapılandırma işlemi ile derneğin vergi borçlarının nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği görüldüğünden, dernek hakkındaki borcun 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılan yapılandırma üzerine ödenmeyen vergi borçlarının bu aşamadan sonra öncelikle asıl borçlu dernekten tahsili amacıyla dernek adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun tebliğ edildikten sonra davacının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken, doğrudan davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinin hukuka aykırı düştüğü gerekçesiyle reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Vergi Mahkemesi kararının dava konusu ödeme emrinin Nisan 2007 dönemine ilişkin olarak temsil yetkisi bulunmadığından sorumlu tutulamayacağı yönündeki gerekçesinin hukuka uygun olduğu, Vergi Dava Dairesince ödeme emrinin değinilen kısmı için yapılandırma ile borcun hukuki durumu değiştiğinden öncelikle asıl borçlu dernek adına ödeme emri düzenlenerek usule uygun tebliğ sağlandıktan sonra sorumluluğuna gidilmesi gerektiği yönünde değiştirilen gerekçe, asıl amme borçlusu dernekten tahsilatın sağlanamaması halinde tekrar kendisine başvurulabileceği şeklinde anlaşılmaya yol açacağından Vergi Dava Dairesi kararının sözü edilen döneme ilişkin hüküm fıkrasının gerekçe yönünden bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu ödeme emrine konu asıl amme borçlusuna ait borçların bir kısmının uzlaşma ile kesinleşen, bir kısmının da kendi beyanına istinaden tahakkuk eden vergi borçları olup adı geçen dernek hakkında yapılan malvarlığı araştırması sonucunda herhangi bir malvarlığına rastlanmadığından ilgili dönemde kanuni temsili olan davacı adına ödeme emri tanzim edildiği, yapılandırma kanunlarının amacının mükelleflere ödemede kolaylık sağlamak olup amme borcunun sorumluluğuna dair genel hükümlere 213 ve 6183 sayılı Kanunlarda yer verildiği, yapılandırma kanunlarında kanuni temsilci veya ortakların sorumluluğunun tespitine yönelik hüküm olmadığı gibi belirtilen Kanunların sorumluluk hükümlerine değişiklik de getirmediği, bu kapsamda yapılandırma hükümlerinin ihlali halinde yapılandırılan borcun eski haline dönülerek takip ve tahsil işlemlerine aynen devam edileceği, yapılandırma tarihinde veya yapılandırma ile oluşan yeni vade tarihindeki kanuni temsilci veya ortakların sorumluluğunun kabulü halinde ise bu kişilerin kusur sorumluluğu bulunmadığı dönemlere ilişkin borçtan sorumlu tutulmalarına sebebiyet vereceği, yine bu kişilerin anılan borçlar nedeniyle sorumlu tutularak açtıkları davalarda mahkemelerin 213 ve 6183 sayılı Kanunların sorumluluk hükümleri gereğince sorumlu olmadıklarına karar vermeleri halinde amme borcundan sorumlu tutulacak kimsenin kalmayacağı, dolayısıyla yapılandırma halinde dahi ilgili dönemde kanuni temsilci olan kişinin sorumluluğu kalkmayacağından davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
Davacı tarafından 2007 yılının Nisan ila Eylül dönemlerinde … Kulubü'nde … Belediye Başkanlığı'nı temsil etmek üzere, meclis üyesi olması nedeniyle … Belediye Başkanlığı tarafından kulüp yönetim kurulunda yer alması için görevlendirildiği, bu sürede hiçbir şekilde temsil ve ilzama yetkili olmadığı, 29/09/2007 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinden uyuşmazlık konusu ödeme emrine konu borçtan sorumlu tutulamayacağı, yine söz konusu borcun … Klubü Başkanı tarafından 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, yapılandırma ile borcun kabul edildiği, yapılandırmanın ihlali halinde yapılandırma ile borcu üstlenen kişinin takip edilmesi gerektiği, dava konusu olayda tarh ve tahsil zamanaşımının gerçekleştiği, aynı amme alacağına ilişkin daha önce düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davaların lehine sonuçlandığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının 25/03/2007 ila 29/09/2007 tarihleri arasında … Kulübü Derneği'nin yönetim kurulu üyesi olduğu, 04/08/2007 tarihli yönetim kurulu kararı ile asıl amme borçlusu dernek adına gerçek, özel ve kamu tüzel kişilerine karşı borçlanmaya, her türlü belgeyi imzalamaya, kulübü en geniş anlamda temsile yetkili kılındığı, sözü edilen derneğin 27/11/2014 tarihinde 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırdığı ancak vadesinde ödemediği 2007 yılının Nisan, Ağustos ve Eylül dönemlerine ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından istemine konu edilen Vergi Dava Dairesi kararının; ödeme emrinin, 2007 yılının Ağustos ve Eylül dönemlerine ait kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Af kanunları kapsamındaki yapılandırma sonucunda vergi borçlarıyla ilgili olarak ortaya yeni bir hukuki durum çıkmasına karşın, bu durumun; şirket tüzel kişiliği nezdinde yapılandırma öncesinde usulüne uygun biçimde tamamlanmış olan takibin yeniden başlatılmasını başka bir ifadeyle yapılandırmanın ihlalinden sonra asıl borçlu adına yeniden ödeme emri düzenlenerek mal varlığı araştırması yapılmasını gerektirdiğinden söz edilemez.
Ancak, gerek kamu alacağının ilgili olduğu dönemde gerek yapılandırma ve ihlali sonrasında kanuni temsilcilik sıfatı bulunmayan davacının Nisan 2007 dönemine ilişkin kamu alacağından sorumlu olduğundan bahisle adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından Vergi Mahkemesince dava konusu ödeme emrinin sözü edilen kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusunun yazılı gerekçeyle reddine dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacı temyiz isteminin bu nedenle reddi gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idare temyiz isteminin kısmen reddine,
2.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu ödeme emrinin, 2007 yılının Ağustos ve Eylül dönemlerine ait kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3.Kararın; Nisan 2007 dönemine ait kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
4.Davacı TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
5. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
6.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,13/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, kurala bağlanmış olup; bu düzenleme uyarınca, kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemediği takdirde tahsili amacıyla, borcun ait olduğu dönemde kanuni ödevlerini yerine getirmeyen şirketin kanuni temsilcisi olan kişi ve kişiler adına, kanuni temsilcinin ölümü halinde ise, mirası reddetmemiş kanuni mirasçısı adına ödeme emri düzenleneceği tartışmasızdır.
6552 sayılı Kanun'un 73. maddesinin 10. fıkrasında, bu maddeye göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az (2014 takvim yılı için bir) taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılacağı, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla (2014 takvim yılı için birden fazla) taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedileceği hükmü yer almıştır.
Davalı idarece, bir kısım borcun ait olduğu dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılan olayda, 6552 sayılı Yasa kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemdeki sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu derneğe ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebileceği gibi ayrıca borcun yapılandırıldığı dönemdeki kanuni temsilcilerin sorumluluğuna da gidilebileceği açıktır.
Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde derneği idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki kanuni temsilciye yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, yukarıda sözü edilen Yasa'nın73. maddesinin 10. fıkrasında, bir takvim yılında iki veya daha az (2014 takvim yılı için bir) taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, yasadan yararlanma hakkının kaybedileceğinin belirtildiği, dernek tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilciden tahsilinin mümkün hale geldiği oyuyla dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının 2007 yılının Ağustos ve Eylül dönemlerine ait kamu alacağı yönünden Daire kararına katılmıyorum.