11. Hukuk Dairesi 2019/919 E. , 2019/7651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17.02.2016 tarih ve 2014/437-2016/48 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, bulut bilişim sisteminin temel olarak maliyetlerin düşürülmesini, değişen iş gereksinimlerine hızlı cevap verebilmeyi ve karmaşıklığın azaltılmasını sağlayan bir sistem olduğunu, bulut teknolojisinin kullanıcı sistemlerinde ihtiyaç duyulan yazılım, donanım, dosya saklama ve barınma gibi temel ihtiyaçların kullanıcıdan uzak bir bilgisayardan internet bağlantısıyla sunulmasını sağladığını, “BULUT TÜRKİYE “ibaresinin de anılan hizmetlerin sunumu ve onunla ticareti tanımladığını ve aynı nitelikte olduğunu, mal ve hizmetlerin niteliğini bildirdiğini ve tanıttığını, bu haliyle ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalının 27.03.2012 tarihinde "BULUT TÜRKİYE" ibareli, 9, 35, 38 ve 42. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2012/29127 kod numarası verilen marka tescil başvurusunun Resmî Marka Bülteni"nde yayımlanması üzerine itirazda bulunduklarını, itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul edildiğini ve başvurunun bazı mal ve hizmetler için reddedildiğini, anılan karara davalının itirazda bulunduğunu, YİDK"nin 2014/M-11407 sayılı kararıyla itirazı reddettiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek TPMK YİDK kararının iptaline ve aynı sebeplerle davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, "BULUT TÜRKİYE" ibaresinin bütünsel olarak marka olabilme niteliğinin olduğunu, vasıf bildirmediğini, ticaret alanında herkesin kullanımına açık olmadığını, yanıltıcılık taşımadığını, iletişim ve bilişimle ilgili ürün ve hizmetler için zaten başvurunun reddedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının itirazı üzerine bir kısım mal ve hizmetler bakımından davalı başvurusunun reddedildiği, davacının Markalar Dairesi kararına karşı YİDK nezdinde itirazda bulunmadığı ve YİDK’in de davalının itirazını reddetmesi nedeniyle YİDK kararının iptalini istemekte davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle YİDK kararının iptali talebinin reddine, başvuruda asıl ve ayırt edici unsurun bütün olarak BULUT TÜRKİYE ibaresi olduğu, başvurudaki BULUT kelimesinin çok küçük su damlacıkları, buz kristalleri ya da her ikisinin karışımından meydana gelen ve tabanı yer yüzeyinden yukarıda olan kümeleri değil, tamamen kullanıcı sistemlerinde ihtiyaç duyulan yazılım, donanım, dosya saklama ve barınma gibi temel ihtiyaçların kullanıcıdan uzak bir bilgisayardan internet bağlantısıyla sunulmasını sağlamakta olan bilişim sistemini gösterdiği, Türkiye ibaresinin de bunun Türkiye merkezli olduğunu tanımladığı, başvuru kapsamında olup da reddedilmeden kalan ve reddi istenen 9, 35, 38 ve 42. sınıf ürün ve hizmetlerin tamamının internet ve benzeri bir ağdaki ortamda sunulmasının mümkün olduğu, BULUT TÜRKİYE ibaresinin sunulacak 9, 35, 38 ve 42. sınıf ürün ve hizmetler için kullanıcı sistemlerinde ihtiyaç duyulan yazılım, donanım, dosya saklama ve barınma gibi temel ihtiyaçların kullanıcıdan uzak bir bilgisayardan internet bağlantısıyla Türkiye"de sunulmaya yönelik bir bilgilendirmeye işaret ettiği, yargılama konusu ürün ve hizmetler ve hatta ticari hayattaki tüm ürün ve hizmetler için BULUT TÜRKİYE ibaresini gören ve duyan ortalama her tüketicinin, sunulmakta olan ürün veya hizmetin kullanıcı sistemlerinde ihtiyaç duyulan yazılım, donanım, dosya saklama ve barınma gibi temel ihtiyaçların kullanıcıdan uzak bir bilgisayardan internet ve benzeri ağ bağlantısıyla Türkiye"de sunulmakta olduğunu ifade ettiği yönünde bir bilgi edineceği, bu bilginin gerçek olup olmadığının hükmün uygulanması bakımından öneminin bulunmadığı, anılan işaretin ürün ve hizmetler için vasıf bildirici ve jenerik nitelikte olduğu, kimsenin tekeline bırakılamayacağı, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a,b ve c bentleri gereğince bu işaretin marka olarak tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kabulü ile davalı adına tescilli 27.03.2012 tarih ve 2012/29127 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ve davalı şirketten ayrı ayrı alınmasına, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.