15. Hukuk Dairesi 2015/3406 E. , 2015/5374 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Denizli 1. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :04.02.2014
Numarası :2013/84-2014/28
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yanlar arasında 24.10.2008 tarihinde imzalanan sözleşmede özel tüketim vergisinde meydana gelen artışın yansıtılması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlık nedeniyle hakem kararının iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece görevli ve yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğu gerekçesi ile verilen yetkisizlik kararı, hakem davasının davacısı vekilince temyiz edilmiştir.
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 516 ve devamı maddelerinde bu kanuna göre verilecek hakem kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurabileceği kabul edilerek bozma sebepleri düzenlenmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 439. maddesinde hakem kararına karşı yanlızca iptâl davası açılabileceği hükmü getirilmiş ve iptâl sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Tahkim şartını düzenleyen sözleşmenin 24.2. maddesinde uyuşmazlıkların iyiniyetle çözülememesi halinde hakeme gidileceği, kabul edilmiştir. Bu düzenleme dışında tahkimle ilgili taraflar arasında yeni bir sözleşme ve ihtilâfın HMK"ya göre çözümlenmesini kabul ettiklerine dair bir anlaşmanın varlığı da ileri sürülmemiştir. Hakem kararında 6100 sayılı HMK"nın 448. maddesinde düzenlenen derhal uygulanır kuralı gereğince aynı Kanun"un 439. maddesinde öngörülen kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği belirtilmiş ise de bu hakemin yorumu olup tek başına hakem kararına karşı iptâl davası açılabileceği sonucunu doğurmaz.
Her ne kadar tahkim şartı ya da sözleşmesi yargılamanın devlet mahkemelerinde mi yoksa hakemde mi görüleceğine ilişkin olduğundan usul sözleşmesi niteliğinde ise de, bu sözleşmenin düzenlenmesi ve geçerliliği maddi hukuk işlemidir. Tahkim şartı ya da sözleşmesi yapılması maddi hukuk işlemi olduğundan sonradan çıkartılan yeni kanunlar, düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanuna göre geçerli olarak kurulan sözleşmeleri ve sözleşme hükümlerini geçersiz hale getirmez. Maddi hukuk sözleşmelerinin geçerliliklerinin yapıldığı tarihteki yasa hükümlerine tabi olduğu doktrin ve Yargıtay içtihatlarında tartışmasız kabul edilmektedir.
Bu durumda tahkim şartını da ihtiva eden yanlar arasındaki sözleşmenin maddi hukuk işlemi olduğu, taraflarca uyuşmazlığın hakemde çözüleceği denilmek suretiyle, sözleşmenin yapıldığı tarihte o kanun yürürlükte ve geçerli olduğundan HUMK"ya göre çözümünü kabul ettikleri ve bu sözleşme halen geçerli ve taraflar için bağlayıcı bulunduğundan sözleşme tarihindeki maddi ve usul hukuku kurallarının uygulanması gerekir. Somut olayda 6100 sayılı HMK"nın 439. maddesiyle getirilen hakem kararlarına karşı sadece iptâl davası açılabileceği hükmünün uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Tarafların iradesiyle uygulanmasını kabul ettikleri Türk Kanunları arasında olan HUMK"nın 516 ve devamı maddelerinde iç tahkim davası sonucu verilen hakem kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edildiğinden, iptâl davasının bu sebeple reddi gerekirken belirtilen husus gözden kaçırılarak yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hakem kararının davacısının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, hakem kararının HUMK"nın 532. maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilerek temyiz edilmesi halinde gerekli işlemler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.