3. Ceza Dairesi 2019/19107 E. , 2020/108 K.
"İçtihat Metni"
Dairemizin 21.10.2019 gün ve 2... Karar sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 06.12.2019 tarihli, KD-2019/93068 sayılı itiraznamesi ile,
Kasten basit yaralama suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 29 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair...27. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.09.2016 tarihli ve 2016/16 Esas, 2016/465 Karar sayılı kararının, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden ilgili Cumhuriyet savcısı ile sanık tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, dosyanın yeniden ele alınarak, yapılan yargılama neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 13.01.2017 tarihli ve 2016/33 Esas, 2017/101 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 18.03.2019 tarihli 2019/5019 Esas, 2019/3758 Karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmiş bulunması karşısında, sanık tarafından gerçekleştirilen kasten yaralama eyleminin 5237 sayılı Kanun"un 86/2. maddesi kapsamında basit yaralama niteliğinde olması ve aynı Kanun"un 109/6. maddesi nazara alındığında, kasten yaralama eyleminin anılan Kanun"un 109/2. maddesinde düzenlenen suçun "cebir" unsurunu oluşturduğu ve aynı Kanun"un 42. maddesi uyarınca kasten yaralama suçundan ayrıca hüküm kurulamayacağı, dolayısıyla sanığın sabit kabul edilen eyleminin bir bütün halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 109/2. maddesinde unsurları gösterilen ve yaptırımını bulan cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden, sanık hakkında kasten yaralama suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi yerine yazılı şekilde bu suçtan mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, kanun yararına bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Dairemizin 21.10.2019 gün ve 2019/14330 Esas, 2019/18953 Karar sayılı kararıyla; kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden,...27. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.09.2016 tarihli ve 2016/16 Esas, 2016/465 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara karşı; “...Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.06.2006 gün ve 151-157 , 13.02.2007 gün ve 349-35, 18.09.2007 gün ve 186-178, 13.05.2008 gün ve 84-111, 14.04.2009 gün ve 75-101, 27.12.2011 gün ve 205-291, 27.03.2012 gün 493-127, 05.06.2012 gün 6-215, 29.01.2013 gün 1324-27 ve 08.04.2018 gün 72-73 sayılı kararlarında da, mahkûmiyet hükümleri yönünden verilen
-1-
kararların, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kaldığı kabul edilerek, hukuka aykırılıkların bizzat Özel Dairelerce giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
...27. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünü inceleyen Yüksek Daire tarafından, yerel mahkemece hükmolunan 1.500 TL adli para cezasının kaldırılması gerekliliği vurgulanarak kanun yararına bozma kararı verildiğinden, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca cezanın kaldırılmasına Yargıtay ceza dairesinin doğrudan hükmetmesi gerekmektedir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır. Bu nedenle Yüksek Dairece yeni bir hüküm kurulmadan dosyanın merciine gönderilmesi Kanuna aykırı görüldüğü” kanaatine varılarak, 5271 sayılı Kanun"un 308. maddesi uyarınca dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2) Dairemizin 21.10.2019 gün ve 2019/14330 Esas, 2019/18953 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3) Sanık hakkında ilk derece mahkemesi olan...27. Asliye Ceza Mahkemesince kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraat, kasten basit yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
Beraat kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği sırada katılanı basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde yaraladığı kabul edilmiş ve ilk derece mahkemesince verilen beraat kararının kaldırılması suretiyle sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir. Bu mahkumiyet kararı da temyizen incelenerek temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesi suretiyle kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına göre; kanun yolu incelemelerinden sonra sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği sırada katılanı kasten basit nitelikte yaraladığı anlaşılmıştır. Katılanda meydana gelen mevcut yaralanmanın TCK’nin 109/2. maddesinde düzenlenen suçun cebir unsuru içinde kaldığı gözetilerek sadece kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza tayini gerekmektedir. Mevcut durumda, sanık hakkında aynı eylem nedeniyle hem kasten yaralama hem de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulmuş olmasında isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden;...27. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.09.2016 tarihli ve 2016/16 Esas, 2016/465 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesinin (d) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, hüküm fıkrasındaki mahkumiyet hükmü yerine “Sanık hakkında basit yaralama suçundan açılan dava yönünden sanığın kasten basit yaralama eyleminin bütün olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cebir unsurunu oluşturması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” ibarelerinin eklenmesi suretiyle kasten basit yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünün tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.01.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.