11. Hukuk Dairesi 2018/2023 E. , 2019/7639 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 15/11/2017 tarih ve 2015/1221-2017/1387 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılardan vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 26.11.2019 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ... ile davalının, davacı şirketin ortağı olduklarını, davacı ... ile davalının boşandıklarını ve adi yazılı şekilde hisse devri ön protokolü imzaladıklarını, bu protokole göre Muğla ili Bodrum ilçesi Türkbükü mevkiinde bulunan iki adet taşınmazın, davalıya satış olarak gösterilerek devredildiğini, taşınmazların değerinin düşük gösterilmesi karşısında satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların davacı şirket adına tesciline, bu mümkün olmazsa, belirlenecek değerlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ... ile davalı ...’ın daha önce evli oldukları ve boşandıkları, tarafların boşanma dosyasında akdettikleri protokol uyarınca Mozaik Design ve Dekorasyon San. Tic.Ltd.Şti’nin 249.750TL"ye tekabül eden 9990 adet payın davalıya ait olacağının kararlaştırıldığı, daha sonra taraflar arasında akdedilen pay devri ön protokolü uyarınca davalının davaya konu şirkette yer alan hisselerini davacı ...’a devri hususunda tarafların anlaştıkları, yine söz konusu hisse senetlerinin devri için davacının davalıya 10.000.000 TL ve 57.500 Euro nakden ödemeyi taahhüt ettiği, ayrıca davacı şirket mülkiyetindeki ... ve ... plakalı otomobilin verilmesinin taahhüt edildiği, yine dava konusu taşınmazın devrinin taahhüt edildiği, karşılığında da davalı tarafından boşanma protokolünde kendisine verilen davacı şirket hisselerini diğer davacı ...’a devrinin ön görüldüğü, sözleşmenin 5.maddesi uyarınca sözleşmenin davacı tarafça yerine getirilmemesi ve fesih edilmesi halinde davalı adına devredilecek olan taşınmazın hiçbir şekilde iade edilmeyeceği ve cayma tazminatı olarak davalıda kalacağının düzenlendiği, yine söz konusu davacı şirketin alınan ortaklar genel kurul kararı ile davaya konu taşınmazların davalıya satışı konusunda oybirliği ile karar alındığı ve alınan bu karar uyarınca işlemleri yapmak üzere şirket müdürü Bilal’a yetki verildiği, alınan ortaklar kurul kararının tüm ortaklarca imzalandığı ve geçerli olduğu, bu genel kurul kararı uyarınca davacı ... tarafından davaya konu taşınmazların davalı ...’a satış işleminin yapıldığı, dolayısıyla gerek alınan ortaklar kurulu kararında gerekse satış işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça söz konusu satış işleminin muvazaalı olduğu ileri sürülmüşse de, alınan ortaklar kurulu kararının yasaya uygun olduğu, yine devir işlemlerinin de yasanın belirlediği şekilde yapıldığı, davacıların bizzat yaptığı işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürmesinin MK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralı ve çelişkili davranışta bulunmama ilkesi ile bağdaşmadığı, her ne kadar davacı tarafça gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin işlemin şekil yönünden geçersiz olduğu ileri sürülmüşse de, taraflar arasında akdedilen ön protokol uyarınca hisse devri karşılığında bir kısım bedellerin davalıya verileceği, yine davaya konu taşınmazın bu bedeller içerisinde olduğunun öngörüldüğü ayrıca davacı tarafça sözleşmeye aykırı davranılması ve bu sebeple davacının edimini yerine getirmemesi halinde ön protokol uyarınca davalıya devri yapılan taşınmazın davalıda kalacağının da kararlaştırıldığı, gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin resmi şeklin ön protokolden sonra taraflarca yerine getirildiği, bu itibarla resmi şekil yönünden herhangi bir geçersizliğin bulunmadığı, ayrıca akdedilen sözleşme uyarınca kendi edimini yerine getirmeyen bu nedenle sözleşmenin feshine neden olan davacının öngörülen cezai şartın geçersiz olduğunu ileri sürmesinin MK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, subut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davalı, davacı şirkete ait taşınmazların, şirket müdürü tarafından, şirketin ortağı davalıya düşük bedelle, muvazaalı şekilde satıldığı iddiası ile taşınmazların tapu kaydının iptali ve davacı şirket adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde belirlenecek değerlerinin davalıdan tahsili istemiyle açılan işbu davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesinde "" Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder. Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır. Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez. Şirket ana sözleşmesiyle payların devri yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir. Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez. "" hükmü düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davalı ile davacı ... arasında 01.06.2012 tarihli, "" Hisse Devir Ön Protokolü"" başlıklı sözleşme imzalandığı, anılan sözleşme uyarınca davacı şirket adına kayıtlı taşınmazların davalıya 14.06.2012 tarihinde, bedelleri de düşük gösterilerek satış suretiyle devredildiği, diğer edimlerin her iki tarafça da yerine getirilmediği, davalı tarafça 16.10.2012 tarihli ihtarname ile sözleşmede belirtilen hisse devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı bildirilmiştir. Sözleşmede hisse devrine, cayma tazminatına ilişkin hükümleri ile buna dayalı olarak yapılan taşınmaz devirlerinin geçersiz olduğu, taşınmazın mülkiyetinin devrine ilişkin işlemin de şekil yönünden geçersiz ve muvaaza nedeniyle tapuya tescilinin yolsuz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça sözleşmenin sadece hisse devir sözleşmesi değil, karma nitelikte bir sözleşme olduğu, bu sözleşmenin içerisinde hisse devri, taşınmaz devri, taşıt devrinin de vaat edildiği ancak bu edimlerden sadece taşınmaz devrinin gerçekleştiği, diğer edimlerin ifa edilmediği, ifa edilmiş bir edimin sonradan şekil şartı noksanlığı gerekçe gösterilerek geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, taşınmazların cayma tazminatı olarak davalıda kaldığı, taşınmazların satış işleminin de muvaazalı olmadığı savunulmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 01.06.2009 tarihli ""Hisse Devir Ön Protokolü"" başlıklı sözleşmede, davacı ..."ın devralan, davalının ise, devreden olarak yer aldığı, davacı şirket hisselerinin devri karşılığında sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen edimlerin devralan tarafından yerine getirileceğinin düzenlendiği, işbu edimler arasında dava konu olan davacı şirket mülkiyetinde bulunan taşınmazların davalıya devrinin de bulunduğu, davacı şirket tarafından da 01.06.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile taşınmazları davalıya satmaya, satış işlemlerinin ifası ve 3. kişilere vekalet vermeye şirket müdürü olan davacı ..."ın yetkili kılınmasına karar verildiği, taşınmazların 14.06.2012 tarihinde davalıya tapuda satış işleminin gerçekleştiği ancak, hisse devir bedelinin ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği ve hisse devir ön protokolünün 5. maddesi uyarınca cayma tazminatı olarak davalının mülkiyetinde kalması gerektiği ileri sürülerek taşınmazların davalı tarafça iade edilmediği, davalının şirket hisselerini de devretmediği anlaşılmıştır.
Oysa, yukarıda da açıklanadığı üzere TTK"nın 520/son maddesinde, payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterde tasdik edilmesi gerektiği hükme bağlanmış olup, aksi halde bu tür sözleşmelerin ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği, diğer bir deyişle geçersiz olduğu öngörülmüştür. Bu husus taraflarca ileri sürülmemiş olsa bile, mahkemece re"sen nazara alınması gerekir. Anılan hükme uyulmadan yapılan sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemez. Somut olayda, davaya dayanak yapılan hisse devir ön protokolünün anılan yasa hükmüne uygun şekilde düzenlenmediği sabit olup, geçerli olmayan sözleşmeler ile bir kısım edimlerde bulunulmuş ise verilenlerin 818 sayılı BK"nın 61. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenebileceği nazara alınarak karar verilmesi gerekirken anılan husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 28/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.