1. Ceza Dairesi 2016/1991 E. , 2017/1993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : TCK"nun 81/1, 62/1. maddeleri gereğince 25 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."in, maktul ..."e yönelik eyleminin sübutu kabul, takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ..."in, amcası maktul ..."i aralarında bir tartışma geçmeksizin göğsüne tek bıçak darbesiyle vurarak, sağ 3. interkostal aralıktan sağ 3. kaburgayı keserek, sağ akciğer üst lob alt kısım medistinal kenarda 3 cm"lik yaralanma oluşturarak, akciğer yaralanması nedeni ile gelişen iç kanama sonucu ölümüne neden olduğu olayda, sanığın eylemine devam etme imkanı varken tek bıçak darbesiyle yetinmesi, olay esnasında engel bir hal bulunmamasına rağmen eylemine kendiliğinden son vermesi hususları göz önüne alındığında sanığın yaralama kastıyla hareket ettiğinin sabit olduğu öldürme kastının şüpheli kaldığı bu nedenle olayın oluş şekli, yaranın niteliği ve yeri, kullanılan silahın etki derecesi göz önüne alınarak 12 yıldan 16 yıla ceza tayini öngören 5237 sayılı TCK"nun 87/4. maddesinin 2. cümlesi uyarınca üst sınırdan ceza tayin edilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin nazara alınması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, hükmolunan ceza miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre gözetilerek sanık müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE, 30/05/2017 gününde sayın Üye ... ile sayın Üye ..."ın suçun vasıflandırmasında hata olmadığına ve hükmün onanması gerektiğine ilişkin karşı oyları ile ve oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanığın kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada, yerel mahkeme sanığın kasten öldürme suçunu işlediğini kabul ederek, TCK"nun 81/1, 62. maddelerini uygulamak suretiyle, sanığın 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, dosya Dairemizce ele alınmış olup, Dairemizin çoğunluğu eylemin TCK’nun 87/4. maddesi kapsamında kaldığından bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Dairemizin hükmün bozulmasına dair çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Şöyle ki;
Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı tarafından yapılan otopsi sonucunda verilen raporda; "göğüs sağ yandan giren kesici ve delici aletin sağ 3 interkostal aralıktan sağ 3 kaburgayı keserek sağ göğüs boşluğuna girdiği, sağ akciğer üst lob alt kısım medistinal kenarda 3 cm"lik yaralanma oluşturduğu saptandı." tespiti yapıldıktan sonra, raporun sonuç kısmında ölüm nedeni; "kesici delici aletin sağ göğüs boşluğuna girerek iç organ yaralanması yaparak ölümü meydana getirdiği, kişinin ölümünün kesici delici alet sağ akciğer yaralanması, gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğini" şeklinde açıklanmıştır.
TCK’nun 81. maddesinde kasten öldürme suçu düzenlenmiş, TCK’nun 87. maddesinde ise neticesi sebebiyle yaralama başlığı altında yapılan düzenlemenin 4. fıkrasında kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelmişse denilmek suretiyle, kasten yaralamanın sonucunda meydana gelen neticeye göre bir ceza verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
.../...
Somut olayda, sanığın amcası olan maktulün göğüs kısmına bıçakla bir kez vurarak onu öldürdüğü hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Eylemin TCK’nun 81. maddesindeki öldürme suçumu yoksa TCK’nun 87/4. maddesindeki kasten yaralama sonucu ölüm suçumu olacağı noktasında ihtilaf mevcuttur.
TCK’nun 87/4. maddesindeki düzenlemeye baktığımızda failin yaralama kastıyla hareket etmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim öteden beri Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğu sabittir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/932 esas ve 2016/426 karar sayılı ilamında da bu hususun açıkça vurgulandığını görmekteyiz. Failin yaralama kastıyla hareket edip etmediğini gösteren en önemli kriter hedef alınan vücut bölgesidir. Sanığın doğrudan göğüs bölgesini hedef alarak suçu işlediği ve isteseydi başka bir bölgeden de maktulü yaralayabileceği sabittir. Meydana getirilen yara başlıbaşına ölüm neticesini doğuran bir yaradır. Meydana getirilen yaranın başlıbaşına ölüm neticesini doğuran bir yara olması, bu yaranın ölüm neticesini doğurmasının beklenen ve olağan bir durum olması, ölümün beklenmeyen bir sebepten ya da birleşen başka bir sebepten kaynaklanmıyor olması, hedef alınan vücut bölgesinin öldürücü bir bölge olması karşısında eylemin kasten öldürme suçu olduğu kanaatindeyiz.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Yerel mahkemenin TCK"nun 81/1. maddesinden sanığın cezalandırılması doğrultusunda verdiği kararın, eylemin TCK’nun 87/4. maddesi kapsamında kaldığından bahisle bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığımız için karara muhalifiz.
30/05/2017 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ..."in huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Avukat ..."un yokluğunda 01/06/2017 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.