9. Hukuk Dairesi 2018/2430 E. , 2018/5854 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı apartmanda 2003 yılından 2014 yılı Ağustos ayının başına kadar aralıksız kapıcı olarak çalıştığını, bu süre içinde sigorta kaydının yapılmadığını, primlerinin ve ücretlerinin ödenmediğini, 11 yıl boyunca aralıksız apartman temizliği, bahçe bakımı yaptığını, yeni yönetimin kapıcı dairesini boşaltması için kendisine baskı yaptığını davacının bu sebeple kapıcı dairesinden ayrıldığını belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili ücreti alacağı ve ücret alacağını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının kapıcı olarak çalışmadığını, davacıya hiç ücret ödenmediğini, iyiniyetle apartmana ait depo bölümünde kalmasına izin verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Bozma ilamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece ilk kararında, davacının hizmet döküm cetvelinde apartmanda çalıştığını iddia ettiği dönemde bazı zamanlarda başka işyerlerinde sigortalı hizmetinin bildirildiği, himzet akdinin temel unsurlarından oaln ücret ve bağlılık ilişkisinin taraflar arasında bulunmadığı, davacı ile davalı arasında hizmet akdi buulnmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Verilen karar davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7.H.D. 06/06/2016 tarih ve 2016/18787 E., 2016/12348 K. sayılı ilamı ile “Somut olayda davacı, davalı işyerinde kapıcı olarak çalıştığını iddia ederken, davalı kapıcı olarak çalışmadığını savunmuştur. Ancak dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından davacının 11 yıla yakın bir süredir davalı konutta kira ödemeksizin oturduğu sabittir. Bir kişinin hiçbir ücret ödemeden, hatta son iki yıl elektrik ve su gideri apartman sakinleri tarafından ödenerek, ikametine izin verilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Dinlenen komşu bina sakini olan davacı tanıklarının beyanlarından da, davacının kapıcı olarak çalıştığı ve binanın bahçe bakımını, merdiven temizliği ve çöp toplama işini yaptığı, dönem dönem başka işyerlerinde çalıştığı ancak bu dönemlerde apartmanın işlerini yapmaya devam ettiği, kendisi çalıştığı zaman eşi veya çocukları apartman işlerine yardımcı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle hizmet akdinin zorunlu unsuru olmayan “ücret ödenmemesini” ve özellikle 2010 yılında 50 gün, 2013 yılında 158 gün ve 2014 yılında 128 gün başka kurumlardan çalışma bildirimini bulunmasının bağımlılık unsurunun bulunmadığı şeklinde yorumlayarak görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir. Yapılacak iş, davacının kapıcı olarak çalıştığının kabulü ile esasa girilerek davacının talepleri hakkında tüm dosya kapsamına göre bir hüküm kurmaktan ibarettir.”gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak bozma sonrası alınan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Gerekçeli karar başlığında, dava tarihinin 08/01/2015 yerine, 19/07/2016 tarihinin yazılması maddi hata olup, yerel mahkemece her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu ve alacak miktarlarının halihazırda belirlenemediği belirtilerek sembolik miktarlar talep edilerek dava açılmıştır. Açılan davanın mahkemece belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi isabetlidir. Ancak istenen miktarlara göre dava kısmi eda külli tespit talebi içeren belirsiz alacak davası niteliğindedir. Talep arttırım yasanın gerekçesine göre sadece tahsil amaçlı eda niteliğinde belirsiz alacak davası türünde sözkonusudur. Kısmi eda külli tespit talepli belirsiz alacak davalarında sonradan yapılan talep artırımları “ıslah” niteliğindedir. Bu nedenle davacının bozmadan sonra kısmi eda külli tespit davasında verdiği talep arttırım dilekçesi ıslah niteliğindedir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilemeyeceğinden alacakların bozma sonrası ıslah niteliğindeki arttırım dilekçesi dikkate alınarak hüküm altına alınması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.