15. Hukuk Dairesi 2019/3377 E. , 2020/1504 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :..Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :...Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan nama ifaya izin talebine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, görevli ve yetkili Antalya Bölge Adliye Mahkemesi"nin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı davasında davalılar ile aralarında 03.03.1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, davalı arsa sahiplerine teslim edilmesi gereken taşınmazları 13.08.2005 tarihli tutanak ile tümüyle teslim ettiklerini ve yıllardır da davalılar tarafından kullanılmakta olduğunu, paylarına düşen bağımsız bölümleri de ortaklarına teslim ettiklerini, inşaatların tamamlanmasına rağmen arsanın halen tarla vasfında bulunmakta ve bu nedenle kat irtifakı kurulamadığını, tapu kaydının cins tashihinin yapılması ve iskân başvurusunda bulunulması gerektiğini, bu işlemlerin yapılabilmesi için kooperatif ile tapu maliklerinin birlikte başvurmalarının gerektiğini, yıllardır süren görüşme ve yazışmalara rağmen davalı arsa sahiplerinin bu işlemlere keyfi olarak yanaşmadıklarını belirterek 308 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kooperatif tarafından tapu müdürlüğünde cins tashihi, kat irtifakının kurulması, kat karşılığı inşaat ve kooperatif ana sözleşmesine göre bağımsız bölüm taksiminin yapılması ile ilgili Finike Belediyesi"nde iskân işlemlerinin tamamlanması için arsa maliki davalılar adına işlem yapılabilmesine izin verilmesini talep etmiştir.
Davalılar savunmalarında, davacının daha önce Finike Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2007/129 Esas sayılı dosyasında da aynı taleple dava açtığını, davacı tarafın bu güne kadar cins tashihi yapılması ve kat irtifakının kurulması için kendilerini geçerli bir şekilde temerrüde düşürmemiş olduğunu, davacının bu işlemleri tek başına yapabileceğini, aralarındaki kat karşılığı sözleşmeye göre arsa maliklerinin karkas inşaat bitince %40, sıva bitince %40, iskân alınınca %20 oranında tapuyu yükleniciye devredeceklerinin kararlaştırıldığı, davacı iskân ruhsatı aldığında geriye kalan %20"lik dilime hak kazandığını, sözleşmedeki maddeden anlaşılacağı üzere iskân ruhsatı alma borcunun davacıda olduğunun açıkça belli olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece davacının talebinin Kat Mülkiyeti Kanunu 33. maddede düzenlenen hakimin müdahalesi istemi niteliğinde olmadığı, Finike Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2007/129 Esas 2013/316 Karar sayılı kesinleşen dosyasında ortaklığın kat mülkiyeti kurulmak suretiyle giderilmesi talep edilmişse de, sulh hukuk mahkemesince bir çok kez davacı kooperatife süre verildiği ayrıca söz konusu dosyanın 11.09.2013 tarihli celsesinde cins tashihi işlemine konu bedeli yatırmak için de süre verildiği ve yatırılmamasından dolayı da davanın reddedildiği mahkemece idari bir işlemin yapılması için izin verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı kooperatif tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından taşınmazın arsa vasfıyla kayıtlı olduğu, ortak mülkiyetten bir çeşit ferdi ve bağımsız mülkiyeti öngören kat irtifakına geçilmesi ve bunun tapuya tescili kamu düzeni ile ilgili olduğu için, davalının kabulü sonuç doğurmayacağı gibi, mahkeme kararıyla böyle bir mülkiyet rejimine geçişe ve davalının muvafakat vermeye zorlanması sonucunu doğuracak şekilde paydaşın yerine geçilerek veya temsilci aracılığıyla onay vermiş sayılmasına da yasal olanak bulunmadığı, 3194 sayılı Kanun"da yapı kullanma izin belgesi talebinin değerlendirilebilmesi için parsel maliklerinin tümünün muvafakatinin gerektiğine ilişkin zorunlu bir kural bulunmadığı, eldeki davada vekille temsil edilen dört davalı dışındaki davalıların dava konusu işlemlerin tamamlanması hususunda izin ve rızalarının bulunduğu, davacının dava tarihinden önce bu hususta davalılara ihtarname gönderilerek temerrüde düşürüldüğüne ilişkin belge sunulmadığı, yapı kullanma izin belgesinin düzenlenmesi aşamasında, tüm parsel maliklerinin muvafakatlerinin alınmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen 03.03.1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde tapu devrinin aşamalı olarak yapılıp en son iskân alınınca %20 oranında
tapunun davacı yükleniciye devredileceğinin kararlaştırıldığı bu hükme göre iskân alma yükümlülüğünün davacı yükleniciye ait olduğu anlaşılmaktadır. Davalı arsa sahipleri tarafından davacı kooperatife verilen vekaletnamede iskan alınabilmesi için yetkinin bulunmadığından ve bir kısım arsa sahiplerince davaya karşı çıkıldığından iskan izni alabilmek konusunda yetki talep etmesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemelerce idareyi bir işlem yapmaya zorlayıcı şekilde karar verilemeyeceğinden mahkemenin kat mülkiyetinin davalı müteahhit tarafından tesis ettirilmesine ilişkin ret gerekçesi yerinde ise de iskanın alınması için hangi yetkilerin gerektiğinin tapu ve belediyeden sorulup bu işlemleri yapabilmek için davacı yükleniciye yetki verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki yorumla davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz taleplerinin reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 11.06.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.