23. Hukuk Dairesi 2015/1866 E. , 2016/286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında “Batı Avrupa Pazarı 2011 Yılı Yaz Sezonu Sözleşmesi” ve “Hollanda Pazarı 2011 Yılı Yaz Sezonu Sözleşmesi” imzalandığını, davalı şirketin, sözleşmelerde imzası bulunan ... isimli Uluslararası Tur operatörü firmasının Türkiye yetkilisi olduğunu, sözleşmelere göre rezervasyonların ... firması üzerinden geldiğini, tüm faturalandırmaların davalı şirkete yapıldığını ve ödemelerin de davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, davalı şirketin davacı şirkete ödenmeyen faturalar ve eksik ödenen tutar farklarından oluşan 23.053,55 TL borcunun bulunduğunu, bakiye borcunu ödememesi üzerine, aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2012/20584 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 40’tan az olmamak üzere inkâr tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının henüz muaccel olmayan bir alacak hakkında icra takibi başlattığını, taraflar arasındaki cari ilişki devam ettiğinden, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davalı şirketin sözleşmelerden dolayı doğrudan sorumlu ve muhatap olmayıp, izafeten sorumlu olduğunu, davacının icra takibini doğrudan davalı şirket aleyhine başlattığını, itirazın iptali davasını ise ... isimli firmaya izafeten davalı şirkete açtığını, davacının farklı hukuki kişiliklere karşı girişmiş olduğu bir durumun söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, esas yönünden ise; davacının söz verdiği ve mail ile teyit ettiği indirimleri uygulamadığını, ayrıca fiyatlandırmaları anlaşılan miktar üzerinden değil daha yüksek miktardan yaptığını, neye dayandırıldığı belli olmayan faturalar düzenlediğini, davacının yaptığı fazla ödemelere istinaden düzenlediği iade faturalarını kabul etmediğini, davalının davacıya hiç borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacının % 40’tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; her iki tarafın defterlerinin incelendiği, tarafların iddia ve savunmaları nazara alınarak takip tarihindeki alacak miktarının belirlendiği, davacının aralarındaki sözleşme ve uygulamaya aykırı düzenlediği fatura ile, davalının takipten sonra düzenlediği faturaların nazara alınmadığı, ayrıca davalının indirim uygulanmadığı iddiasının da bilirkişiler tarafından incelendiği ve davalının sözleşme ilişkisi sürerken sözleşmeye uygun olmayan faturalarla ilgili fiyat farkı-iade faturası düzenlediği, bunların her iki taraf defterinde kayıtlı olduğunun belirlendiği, bu nedenle davalının takibe itirazının kısmen haksız olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulüne, takibe itirazın kısmen iptali ile takibin 17.741,00 TL"nin takip tarihinden itibaren yasal faizi ve takip giderleri ile birlikte tahsiline imkan verecek tarzda devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın % 40ına tekabül eden 7.096,40 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava itirazın iptali davasıdır. Davaya esas teşkil eden icra takibinde borçlu olarak ... gösterilmiş, adı geçen şirketin esasa yönelik itirazları yanında husumet itirazında bulunması üzerine eldeki dava açılmıştır.
Yapılan yargılama sırasında icra takibine konu borcun doğumunun davacı alacaklı ile ..."a izafeten acente ... arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklandığı anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK"nın 105. (6762 s.TTK m. 119 ) maddesi uyarınca bu tür sözleşmeler için acenteye karşı müvekkili adına takip yapılabilir. Somut uyuşmazlıkta ise, müvekkili adına davalı yana karşı yapılmış bir icra takibi bulunmamaktadır. Şu halde ortada usulünce başlatılan doğru hasma yöneltilen bir icra takibi bulunmadığından davanın reddi yerine esas hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de, yukarıdaki paragrafta anılan Yasa hükümleri uyarınca davanın kabulü halinde dahi davalı acenteyi sorumlu tutacak şekilde itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmeyeceği, sorumlu kişinin acentenin müvekkili olduğu gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırı olmuş bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının katılma yoluyla temyiz eden davacıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.