10. Hukuk Dairesi 2016/13176 E. , 2019/356 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtilen gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 19.05.2008 tarihli trafik kazası sonucu yaralanan sigortalı için ödenen geçici iş göremezlik ödeneklerinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 39. maddesidir.
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesiyle zamanaşımı def"inde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Zamanaşımı def"i davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı) Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır.
Bu kapsamda; Kurumun tazminat yükümlüsünün kim olduğunu öğrendiği tarih, yöntemince yapılacak araştırma sonunda açıklıkla saptanmalıdır.
Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Eldeki davada, davalı vekilinin ileri sürdüğü zamanaşımı def"i kapsamında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalara göre araştırma ve irdeleme yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken “davanın Borçlar Kanununun 60. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılması” gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.