Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9017
Karar No: 2018/1211
Karar Tarihi: 27.02.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/9017 Esas 2018/1211 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/9017 E.  ,  2018/1211 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.02.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
    Davacı, yaşı nedeniyle ... gitmesinin zorluğu ve çeşitli nedenlerle, yeğeni olan davalı ..."ın eşi olan diğer davalı ..."e ... ... ilçesi köyleri ve hudutları dahilindeki tüm taşınır ve taşınmaz mallardaki hak ve hisselerin tamamı üzerinde bir çok yetkiyi içeren vekaletname verdiğini, vekil ... dava konusu 2482 ada 2 parsel, 2483 ada 7 parsel, 2484 ada 1 parsel sayılı taşınmazları davalı eşi ... satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiklerini, satış iradesi bulunmadığı gibi satış bedelinin de ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000,00 TL’nin (ıslah ile 224.953,12 TL) satış tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
    Davalılar, zamanaşımı def"inde bulunarak, davanın esastan da reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanılması bakımından 818 sayılı Borçlar Kanun"un 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ..."ın ... . Noterliği"nin 15.5.2006 tarih ve 25188 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnamesi ile ... ili ... ilçesindeki tüm taşınmazlarının devri konusunda yeğeni davalı ..."ın eşi olan diğer davalı ..."i vekil tayin ettiği, vekil Nursel"in anılan vekaletnameye istinaden çekişme konusu 2482 ada 2 parsel, 2483 ada 7 parsel, 2484 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardaki davacı paylarını 14.06.2006 tarihinde eşi olan davalı ..."e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanunun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır.Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan,onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 6098 sayılı TBK. nun 506. (818 sayılı BK. nun 390/2.) maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır. Bunun yanısıra, 6098 sayılı TBK. nun 147/5. (818 sayılı BK. nun 126/4.) maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin vekalet aktinden kaynaklanan ve vekil ile müvekkil arasındaki çekişmelerde ( iç temsil ilişkilerinde ) uygulama yeri bulacağı tartışmasızdır. Eldeki davada ileri sürülen hukuki sebebe ( dış temsil ilişkisine ) dayalı isteklerde anılan yasa hükmünün uygulama yeri yoktur.
    Hal böyle olunca, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından yukardaki ilkeler uyarınca taraf delillerinin toplanması, işin esasının incelenmesi, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi