23. Hukuk Dairesi 2015/1545 E. , 2016/236 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar vekilince duruşmalı, bir kısım davalı ... vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... dışındakiler davalılar vekili avukat ... ve davalı ... vekili avukat ... ile davacılar vekili avukat ... gelmiş olup, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, asıl ve birleşen davada, dava dışı yüklenici ile davalılar arasındaki 18.03.1988 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye isabet eden bağımsız bölümler ve ödenmesi gereken paranın davacılara temlik edildiğini, inşaatın bitirildiği halde, tapu devri yapılmadığını ve paranın da ödenmediğini ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tescilini ve sözleşme gereğince ödenmesi gereken paranın vade farkı ile beraber tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, yüklenici tarafından edimlerin yerine getirildiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davalı arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici arasındaki 18.03.1988 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, yükleniciye verilmesi kararlaştırılan oniki adet dükkan ve yedi adet daire ile 90.000.000 TL (eski TL), 06.04.1989 tarihli temlikname ile davacılara temlik edilmiş, davacılar, henüz kendilerine tapuda devri yapılmayan yedi adet dairenin tapularının iptali ile adlarına tescili için asıl davayı açmışlar, birleşen davada ise, arsa sahiplerince ödenmesi gereken 90.000.000 TL (eski TL) ile vade farkı 378.000.000 TL (eski TL)"nin tahsilini istemişlerdir.
18.03.1988 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, yüklenicinin inşaatı yapı kullanma izni almak suretiyle anahtar teslimi şeklinde teslim edeceği kararlaştırılmıştır. Nitekim mahkemece verilen ilk kararı bozan Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi"nin 23.09.1999 tarihli bozma ilamında da yüklenicinin inşaatı eksiksiz olarak tamamlayıp sözleşmesine uygun şekilde teslim etmesi gereğine değinilerek bu hususların gerçekleşmesi halinde davacıların talepte bulunabilecekleri belirtilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulmuş ise de, inşaatın imar işlem dosyası getirtilmemiş, inşaata yapı kullanma izin belgesinin verilip verilmediği ilgili belediyesinden araştırılmamıştır. Bu itibarla, inşaatın imar işlem dosyası belediyeden getirtilip yapı kullanma izni alınıp alınmadığı tespit edilmeli, bu araştırma sırasında sözleşmenin 18.03.1988 tarihli olduğu ve inşaatın bu tarihten sonra tamamlanarak yapı kullanma izin belgesinin alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Yapı kullanma izin belgesinin alındığının saptanması halinde şimdiki gibi tapuda devri yapılmayan yedi adet dairenin tesciline karar verilmeli, alınmadığının saptanması halinde ise davacılara gerekli yetki ve süre verilerek yapı kullanma izin belgesinin alınması için imkan tanınmalı, alındığı takdirde aynı şekilde tescile karar verilmeli, alınmadığı takdirde ise yapı kullanma izin belgesi alma masraflarının tümü (varsa ödenmesi gereken vergi borçları da gözden kaçırılmadan) hesaplatılarak buna yetecek miktardaki bağımsız bölüme ilişkin talebin reddine karar verilmelidir.
Birleşen davada ise, eski para ile 90.000.000 TL ve bu ana paranın yıllık % 60 vade farkı 378.000.000 TL olmak üzere toplam 468.000.000 TL"nin tahsili istenmiş, mahkemece bilirkişi marifetiyle yaptırılan hesaplama sonucu arsa sahiplerinin ödemesi gereken tutarın yine eski para ile 461.638.365 TL olduğu saptanmıştır. Ne var ki, bu tutar eski TL üzerinden yapılan hesaplama sonucuna ilişkindir. Oysa, 28.01.2004 tarih 5083 sayılı TC Devleti"nin Para Birimi Hakkında Kanun"un 2. maddesi ile 1.000.000 TL, 1 YTL"na dönüştürülmüş ve 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı Bakanlar Kurulu eki kararı ile de, 01.01.2009 tarihinden itibaren “Yeni” ibaresi de kaldırılmıştır. Bu esaslar dahilinde, davada kabul edilen ve hüküm altına alınan tutar 461,64 TL olması gerekirken dönüştürme işleminin hatalı yapılması sonucu davalılar alayhine yeni parayla 461.608,36 TL"nin tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Son olarak, birleşen davada, tahsiline karar verilen miktarın hangi davalıdan hangi oranda, hangi miktarda tahsil edileceğinin hüküm yerinde gösterilmeden HMK"nun 297. maddesine aykırı şekilde soyut olarak “payları oranında” ödetilmesine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
İzah edilen sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.