17. Hukuk Dairesi 2016/14353 E. , 2019/9213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ...’ın sürücüsü olduğu otobüste yolcu olarak bulunan davacının, aracın açık kapısından düşmesi sonucunda yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... hariç davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 76.588,28 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... şirketi açısından sigorta üst limiti ile sınırlı tutulmasına, davalılar ..., ... ve Belediye Başkanlığı açısından kaza tarihi olan 16.04.2008 tarihinden, davalı ... şirketi açısından dava tarihi olan 15.04.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, manevi tazminat açısından kısmen kabulü ile 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketi dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekili ve katılma yoluyla temyiz eden davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ..."nin kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmadığı, ev hanımı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece, hükme esas alınan aktüer raporunda davacının ev hanımı olduğu ve asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılması yerindedir. Ancak anılan raporda aktif dönemde ücretin netleştirilmesi sırasında asgari geçim indiriminin dikkate alınması hatalı olmuştur. Davacının zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan davacının uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır.
O halde mahkemece, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden, yukarıda ifade olunan hesaplamaya göre AGİ dâhil edilmemiş net asgari ücret üzerinden aktif dönem için (pasif dönem AGİ"siz hesaplandığından) hesaplama yapılması konusunda ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı hesaplamaları içeren bilirkişi raporuna göre, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir
olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ve katılma yoluyla temyiz eden davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2),(3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 6.485,24 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."ndan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ve ..."a geri verilmesine 10/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.