Esas No: 2022/6346
Karar No: 2022/14158
Karar Tarihi: 18.10.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/6346 Esas 2022/14158 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2022/6346 E. , 2022/14158 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle 4721sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu Yalova İli,...İlçesi, ... Mahallesi 1310 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemli davalarda değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanan Kamulaştırma Kanunu'nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmaz ile somut emsal olarak kabul edilen taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin karşılaştırılmasında; dava konusu taşınmaz daha değersiz olduğu halde, emsal taşınmazın daha değersiz olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde değer tespit edildiği gibi dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede uygulanan Düzenleme Ortaklık Payı kesintisi oranı Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak, tespiti ile bu oranda düzenleme ortaklık payı düşülerek taşınmazın metre kare birim bedelinin hesaplanması gerekirken, emsal taşınmazdan kesilen Düzenleme Ortaklık Payı oranı esas alınmak suretiyle hesaplama yapıldığından bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Kabule göre de;
TMK'nın 1007. Maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından HMK'nın 107/1. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK'nın hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK'nın 107/2. Maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK'nın 107/2. Maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemez.
Davacılar vekilince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve davanın belirsiz alacak davası olduğu dava dilekçesinde açıkça belirtilerek dava açılmıştır. 10.01.2015 tarihli dilekçesi ile alacak miktarını belirlemiş, 05.01.2022 tarihli dilekçesi ile de davasını ıslah ettiği anlaşıldığından, harcı tamamlanan 05.01.2022 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle 2. Kez ıslah yapıldığının kabulü ile hüküm kurulması
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.