Taraflar arasındaki “feshin geçersizliği ve işe iade” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 1. İş Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen 04.10.2011 gün ve 2004/682 E., 2011/415 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesi"nin 04.06.2012 gün ve 2011/15324 E., 2012/12345 K. sayılı ilamı ile,
(…Davacı vekili, hakkında yapılan asılsız ihbar sonucu iş akdine son verildiğini disiplin kurulu kararında yapılmamış işleri yapıldı göstermek suçunun vekiledence işlenmesi mümkün değildir, zira bunların hepsi ustabaşının ve ustaların kararlarıyla yapılmaktadır. Ayrıca tanıkları bildirip disiplin soruşturmasında belirtilen tüm hususların hangi tanıktan hangi hususun sorulması gerektiği belirtmistir, işten çıkarma işleminin iptali ile müvekkilinin işe iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının iş akdinin disiplin kurulu kararı ile haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, davacının yargılamaya konu olan davranışları nedeni ile taraflar arasındaki işçi-işveren barışı bozulmuştur. Bu durum karşısında davacı sanık hakkında açılan kamu davasının sonuçlanması bekletici mesele yapılmaksızın mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur. Bu şüpheli hal, davalı işverene iş akdini geçerli sebeple fesih hakkını vermektedir. Ancak, davacının davalı aleyhine ileride açacağı tazminat davasında hakkındaki ceza tahkikatının haklı sebep olup olmayacağı tartışılabileceğinden işverenin suç işlediği şüphesi gördüğü çalışanı ile çalışmak istemeyeceği, bu halin geçerli sebep oluşturduğunun kabulü ile davanın reddi gerekmiş reddine karar vermiştir.
Davacı vekili süresinde vermiş olduğu temyiz dilekçesinde, Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini ve tanıklarının dinlenmediğini bu nedenle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamından dosyada davacının hizmet döküm cetvelinin, işe giriş ve çıkış belgelerinin, iş sözleşmesinin ve soruşturma evraklarının olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı tarafın tanık listesinde belirttiği tanıkları da dinlenmemiştir. Bu hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olmuştur...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı S. U. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, feshin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme, feshin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire"ce yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nda görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20/3.maddesinde yer alan “mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olduğu” hükmü karşısında, Yargıtay Özel Daire kararının direnmeye konu edilip edilemeyeceği, yerel mahkemece önceki hükümde direnme kararı verilip verilemeyeceği, ön sorun olarak tartışılmıştır.
Sorunun çözümü 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20.maddesinin incelenip irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki; 4857 sayılı yeni İş Kanunu"nun 20.maddesi:
“İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gözetilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir. Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir.”
Hükmünü getirmiştir.
Madde ile iş aktinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın seri yargılama usulüne göre, kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesi"nce verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere; 2821 sayılı Sendikalar Yasası"nın 4.maddesi, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu"nun 3, 12, 15 ve 60. maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün ve E:1984/9–834, K:1985/201 sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 Sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca... kesin karara bağlanır” hükmü ile yasa koyucunun, burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, "kesin karar verme" ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, “Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır.
Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E.,2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E.,2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E.,2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.,2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.,2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E.,2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve E:2010/9-33, K: 2010/105 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Yargıtay Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, Özel Daire bozma ilamına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı S.U.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.