Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“Dava dilekçesinden, davalı mahkeme hakim veya savcıların eylemi nedeniyle uğranılan zararının ödetilmesinin istenildiği, davanın HMK’nun 46 ve devamı maddeleri ile 2802 Sayılı Kanunun 93/A maddesinde yer alan hakimlerin hukuki sorumluluğu nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
04.02.1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hakimlerin sorumluluğuna ilişkin özel hükümlere dayanılarak avukatın ödence davası açabilmesi için temsil belgesinde (vekaletnamesinde) bu yetkinin açıkça yazılı bulunması gerekir. Nitelik ve başvuru yerinin farklı olması nedeniyle vekaletnamede yer alan yargıcın şikayetine ilişkin olan yetkinin, aynı zamanda dava açma yetkisini de içerdiği kabul edilemez. Bu tür davalarda, bu eksikliğin sonradan tamamlanamayacağı ve özel yetkiyi gerektirdiği yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça ifade edildiği gibi Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. 6100 Sayılı Yasanın, HMK.nun 74.maddesinde de konu açıkça düzenlenmiş olup, vekaletnamede açık yetki bulunmaması halinde hakim veya savcıların eylemi nedeniyle hazine aleyhine dava açılamayacağı benimsenmiştir. Davacı adına dilekçe veren vekilin dayandığı, vekaletnamede yargıç ve savcılar hakkında tazminat davası açma yetkisi bulunmadığından, dava ve usul ekonomisi gözetilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç :
1-Açıklanan nedenlerle davacının vekiline verdiği vekaletnamede, İçtihadı Birleştirme Kararında ve HMK.nun 74.maddesinde açıklandığı ve kabul edildiği biçimde öngörülen koşulları içeren yetki bulunmadığından, evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda dava dilekçesinin REDDİNE
2-Davacı taraftan peşin alınan nispi harç 15,60.-TL"den alınması gereken ret harcı 24,30.-TL mahsup edilerek geriye kalan 8,70.-TL"nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,”
Dair oybirliği ile verilen 04.02.2013 gün ve 2013/2-16 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı vekili 6100 sayılı HMK’nun 46.maddesine dayanarak devlet aleyhine tazminat davası açmıştır.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 46 ve devamı maddelerinde hakimin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş, söz konusu davaların ancak devlet aleyhine açılabileceği, aynı Kanun’un 74.maddesinde ise açıkça yetki verilmemesi halinde vekilin hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK 114.maddenin (f) bendinde de vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Dava şartının eksik olması halinde, nasıl bir usul işlemi yapılacağı ise 6100 sayılı HMK’nun 115.maddesinde belirlenmiştir. Kural olarak dava şartı noksanlığını tespit edilmesi halinde, davanın usulden reddine karar verilmesi asıl ise de, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilmesi, verilen bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gereklidir.
Somut olayda; davacı vekili tarafından ibraz edilen 18.03.2009 harç tarihli dava dilekçe ekinde bulunan vekaletnamede, “hakimleri redde ve yakınmaya” yetkisinin bulunduğu, vekaletin HMK 74.maddesine uygun olmadığı mahkemece (Dairece) tespit edilmiş ancak, 6100 sayılı HMK 115.maddesi uyarınca kesin süre verilmeden yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
1086 sayılı HUMK’da düzenleme olmaması nedeniyle, 04.02.1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde çözümlenen hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine açılan tazminat davalarında vekaletname sorunu, 6100 sayılı HMK 74.maddesinde somut bir norma bağlanmış, söz konusu norm ile vekaletnamede özel yetki bulunmaması halinde, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açılamayacağı kabul edilmiş ve bu husus aynı Kanun’un 114.maddesi (f) bendi uyarınca dava şartı haline getirilmiştir.
Yukarıda de belirtildiği üzere, dava şartlarından birisinin eksik olması halinde nasıl hareket edileceği de HMK 115. maddesinde düzenlenmiştir. Uyuşmazlık konusu olan dava şartı eksikliği tamamlanabilir bir eksiklik olduğuna göre, HMK 115 /2 maddesi uyarınca davacıya HMK 74 maddesine uygun vekaletname ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin tamamlanması halinde yargılamaya usulün öngördüğü şekilde devam edilmesi, eksikliğin tamamlanmaması halinde ise, 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gereklidir.
Görüşmeler sırasında, yargısal faaliyetten dolayı açılan tazminat davalarında özel yetkili vekaletnamenin dava dilekçesi ile birlikte ibrazının zorunlu olduğu, sonradan bu eksikliğin giderilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle daire kararının onanması gerektiği bir kısım üyelerce savunulmuş ise de, bu görüş söz konusu zorunluluğun somut düzenleme bulunmayan 1086 sayılı HUMK yürürlükte bulunduğu dönem için geçerli olduğu, 6100 sayılı HMK’nun getirdiği somut düzenlemeler karşısında eski uygulamanın devam ettirilmesinin mümkün bulunmadığı, kaldı ki davacının temyiz dilekçesi ile HMK 74.maddesine uygun vekaletnamede ibraz etmiş bulunması gerekçesi ile kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararın bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın; yukarıda açıklanan nedenle, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 maddesi ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.06.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.