11. Hukuk Dairesi 2019/414 E. , 2019/7584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 20/11/2018 tarih ve 2018/253-2018/331 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, otogaz konusunda faaliyet gösterdiğini, davalıya ait "Koç+şekil" markası, "Koç Tüketiciye En Yakın Topluluk+şekil" markası, "Koç" markası ve "Koç+şekil" markalarının 04. ve 39. sınıftaki hizmetler bakımından 5 yıl süre ile belirtilen hizmetler bakımından kullanılmaması nedeniyle kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, davalıya daha öncesinde markalarının kullandıkları gerekçesiyle ihtarname çektiklerini, açılacak davaların önünü kesmek için bu davanın açıldığını, davalıya ait "KOÇ" ibareli markaların tanınmış marka olduğunu, tanınmış markanın kullanmama sebebi ile kısmi hükümsüzlüğüne yönelik davalarda hukuki menfaati olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davalıya ait 2011/98616 nolu "KOÇ+Şekil" , 2004/15189 nolu " KOÇ" ve 1999/021873 nolu "KOÇ + Şekil" markaları ile ilgili hüküm kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalıya ait 2003/23637 nolu "Koç Tüketiciye En Yakın Topluluk + Şekil" markası ile ilgili davanın 556 sayılı KHK 14. maddesi Anayasa Mahkemesi"nin 14.12.2016 tarihli ve 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden reddine ve Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı nedeniyle davanın reddine karar verildiğinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı adına tescilli “Koç+şekil”, “Koç Tüketiciye En yakın topluluk +şekil”, “Koç”, markalarının 4. ve 39. sınıflar bakımından kullanılmadığını ileri sürerek, söz konusu sınıflar yönünden markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamanın sonunda, özetlenen gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.
Eldeki davanın açılmasından sonra, 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 gün ve 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı) Somut olayda mahkemece, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde hüküm kurulması isabetli değildir.
6100 sayılı HMK"nın 331/1. maddesi gereğince hakim, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder. Bu durumda, davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, mahkemece dava tarihi esas alınarak tarafların haklılık durumu değerlendirilerek sonucuna göre yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluğun tayini için kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.