17. Hukuk Dairesi 2017/822 E. , 2019/9184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında İzmir 17. İcra Müdürlüğü"nün 2014/15779 sayılı dosyası üzerinden ilamlı icra takibine geçtiklerini, dosya üzerinden yapılan haciz işlemi sırasında 13/04/2015 tarihinde düzenlenen haciz tutanağına göre borçlunun borcu karşılayacak miktarda menkul malının bulunamadığını, haricen yaptıkları araştırmada davalı borçlunun adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi"nde bulunan, tapuya 466 ada, 2 parselde kayıtlı A Blok, Zemin Kat, 2 nolu bağımsız bölümünü diğer davalıya 07/09/2010 tarihinde satmış olduğunun belirlendiğini, 04/09/2015 tarihinde yapılan haciz sırasında devredilen taşınmazda borçluların annesi ... ikamet ettiğinin belirlendiğini, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşar şekilde fark bulunduğunu, bu belirlemelere göre taraflar arasındaki işlemin gerçek bir satış olmayıp, sırf alacaklılardan mal kaçırma kastıyla yapılmış muvazaalı bir işlem olduğunu, buna göre, davalılar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., kendisinin ingilizce öğretmeni olduğunu, oturmayı planladığını, evi aldığında evin viran şekilde olduğunu, evi satın alırken borç altına girdiğini, davalı ..."in annesinin bu evde 5 yıl oturmasına izin verdiğini, bu nedenle evi ucuza aldığını ayrıca evi aldığında ipotek
kaydının da bulunduğunu, muvazaa iddiasının doğru olmadığını, bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davalı borçlunun mal kaçırma kastı olsa idi adına kayıtlı olan restoranı devretmesinin mümkün olabileceğini, davalı ..."in rahatsız ve yaşlı olan annesinin kiralık evde oturmasına razı olmadığından 15 yıl kadar önce dava konusu evi satın aldığını, bu sırada işlettiği restoranın bakımı ve işçi maaşlarını ödeyebilmek için bankadan kredi çektiğini, emekli maaşı dahi olmayan annesinin bakım masraflarını ve borçlarını ödeyebilmek için dava konusu taşınmazı satmak zorunda kaldığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tasarrufun yapıldığı 07/09/2010 tarihinde davacının halen davalı borçlu ..."e ait restoranda işçi olarak çalıştığı ve bu çalışmanın tasarrufun yapıldığı tarihten 2 yıldan fazla bir zaman devam ettiği dolayısıyla bir kimsenin kendisine bir takım işçi tazminat ve alacaklarının tahsili için dava açılıp icra takibine geçileceğini öngörmesine ve bu borcu ödememek için malvarlığını eksiltme yoluna gitmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacağı, iş sözleşmesinden doğan kıdem tazminatı ve bir kısım alacaklara ilişkindir. İş akti 26/11/2012 tarihinde fesh edilmiş ise de kıdem tazminatı ve bir kısım işçi alacaklarının hesabında davacının işe girdiği 20/08/2003 tarihinden hesaplama yapıldığından borcun doğumunun bu tarih olarak esas alınması gerekmektedir. Dairemizin yerleşmiş uygulaması da bu yöndedir.
Mahkemece, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığı kabul edilerek diğer deliller birlikte değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.