13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4034 Karar No: 2017/7989 Karar Tarihi: 22.06.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/4034 Esas 2017/7989 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2016/4034 E. , 2017/7989 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalı ile yapılan 8.2.2002 tarihli ücret sözleşmesi gereğince, evrakta sahtecilik ve kaçakçılık suçlarından açılan ceza davalarında davalıyı temsil ettiğini, davaları lehe sonuçlandırdığını, ancak 1.9.2006 tarihinde haksız olarak azledildiğini ve vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, sözleşme ile kararlaştırılan vekalet ücreti 225.000,00 TL"nin yasal faizi, stopaj ve KDV"si ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile aralarındaki sözleşme ile kararlaştırılan vekalet ücreti alacağının tahsilini istemiş, davalı sözleşmedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Davanın reddine dair kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizce imza incelemesi yapılarak sözleşmedeki imzanın atfedilen kişiye ait olup olmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davaya dayanak teşkil eden vekalet sözleşmesinin içeriğinin sonradan doldurulduğu, imzanın ise belgeye sonradan ilave edilen kısımlardan önce veya sonra atılıp atılmadığı hususunun tespit edilemeyeceği, bu durumda sözleşmenin geçerli bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; sözleşmenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ispat yükü davalıya ait olup, aynı kuvvetteki delillerle ispatlanması gerekir. O halde Mahkemece, adli tıp raporları ile sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun anlaşılması karşısında sözleşme içeriği değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.