1. Hukuk Dairesi 2015/7992 E. , 2018/1179 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar asıl davada davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine, birleştirilen dava tazminat isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacılar, davalı ile ortak mirasbırakan babaları ...’nın maliki olduğu 6, 18, 20, 34 ve 54 parsel sayılı taşınmazları davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Asıl davada davalı, temliklerin bedeli karşılığında yapıldığını, mirasbırakana kendisinin baktığını, muvazaanın olmadığının belirterek davanın reddini savunmuş, birleştirilen davasında ise ortak mirasbırakanı Kamil ile ölünceye kadar kendisinin ilgilendiğini belirterek masrafları karşılığı zararı 24.750,00 TL tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, 54 parsel sayılı taşınmaza ilişkin talebin pasif husumet yokluğundan reddine, 6, 18, 20 ve 34 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, birleştirilen davadaki tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın 27.02.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları; ..., ..., ..., ... ve ...’ün kaldığı, dava konusu 34,6,18 ve 20 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından davalı oğluna 2005 ve 2007 yıllarında satış suretiyle temlik edildiği, 54 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olmadığı, halen mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; davalı satın alma iddiası yanında mirasbırakana uzun süre baktığını savunmuş, halen mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunduğu belirlenmiş olup mahkemece savunma doğrultusunda hükme elverişli yeterli bir inceleme yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, dava konusu 6, 18, 20 ve 34 parsel sayılı taşınmazlar bakımından yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılması, mirasbırakanın temliklerdeki asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.