11. Hukuk Dairesi 2019/1098 E. , 2019/7575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14.07.2016 tarih ve 2014/250-2016/159 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2011/57598 sayılı 07, 08, 20, 21, 24 ve 27. sınıflarda yer alan malları kapsayan “KLC” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin "KRC"ibareli markalar ile itirazı neticesinde 2014-M-2236 sayılı YİDK kararı ile başvurunun reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin markası ile davalının itiraza mesnet markaları arasında hiçbir şekilde benzerlik bulunmadığını, markalar bütüncül değerlendirildiğinde görsel, fonetik ve gözde bıraktığı izlenim açısından benzer olmadığını, müvekkilinin “KLC” markasını eskiden beri kullandığını, bu nedenle marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin başvurusunda yer alan 24 ve 27. sınıfların redde mesnet alınan markaların kapsamlarında yer almadığını, ayrıca davalı tarafın müvekkilinin markasının kullanımına sessiz kalarak muvafakat verdiğini ileri sürerek YİDK’nın 2014-M-2236 sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, müvekkili Kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin tanınmış markaları ile başvuru arasında iltibasa neden olacak derece benzerliğin bulunduğunu, diğer iddiaların da asılsız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı başvurusunun asıl unsurunun “KLC” olduğu, davalı markalarının ise “KRC” olduğu, markaların kompozisyonları detay düzeyde farklı olsa da görsel olarak benzer olduğu, yine başvurunun telaffuz esnasında “KRC” olarak algılanmasının muhtemel olduğu, iki işaretin de anlamının bulunmadığı, bu nedenle ibareler arasında yüksek düzeyli benzerliğin bulunduğu, başvuru kapsamında yer alan malların da davalı markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı yada benzer nitelikte olduğu, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 27/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.