![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2015/7812
Karar No: 2016/189
Karar Tarihi: 18.01.2016
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/7812 Esas 2016/189 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirketin otomobil alım satımı ile uğraştığını, dava dışı borçlu ... birden fazla otomobil sattığını ve alacağının teminatı olarak ... plaka sayılı aracın üzerine ... Noterliği"nin 05.11.2012 tarih ve 32096 yevmiye numaralı, 20.000,00 TL bedelli rehin koydurulduğunu, aracın kaydına rehin koyulduğunda 1. sırada Ziraat Bankası ... Şubesince konulmuş ... Noterliği"nin 11.01.2012 tarih ve 01346 yevmiye no"lu rehninin bulunduğunu, borçlunun borçlarını ödenmemesi üzerine ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/1269 Esas sayılı dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, yapılan takip sırasında 1. sırada rehin sahibi bankanın yapılan ödemeden dolayı rehin alacağının davalı ... e temlik edildiğinin öğrenildiğini, şeklen ... isimli şahsın alacağının doğum tarihinin müvekkilinin alacağından daha sonra olduğu hususunun sabit olduğunu, davalı ... tarafından dava dışı borçlu ... hakkında ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/1108 Esas sayılı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalının muvazaalı bir şekilde temlik aldığı rehin alacağının, davalı tarafça şeklen ödeme tarihinin müvekkilinin alacağından daha sonra olmasına rağmen ilk rehnin ... tarafından konuluş tarihi, davacının rehnin tarihinden daha eski olduğu için icra müdürlüğünce yapılan satış ve arkasından düzenlenen sıra cetvelinde dosyadaki tüm paranın davalı ... "ün şeklen alacaklı olduğu ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/1108 Esas sayılı dosyaya ödenmesine karar verildiğini, sıra cetvelinin 1.sırasında yer alan davalının alacağının esasına itiraz ettiklerini, ... hakkında alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla mal kaçırmak suçundan dolayı ... Mahkemesi"nin 2013/305, 306, 308, 309, 310 Esas sayılı dosyalar ile ceza davaları açıldığını, davalının dosya borçlusu ... "dan gerçekte hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile satış bedelinin tamamının müvekkilinin alacaklı olduğu dosyaya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, rehin alacağının 1.derece alacaklısının borcunun ne zaman doğduğunun öneminin olmadığını, 1.derecede olmasının önemli olduğunu ve 1.derece alacaklısının alacağının ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; temlik işleminin kanuna uygun bir şekilde yazılı olarak yapıldığı, temlik işlemi neticesinde alacağın fer"ilerinin de temlik alana geçtiği, alacağı güvence altına alan rehin hakkının da alacağı temlik alan davalıya geçtiği, bu şekilde davalının alacağını ispat ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Dosya kapsamından; davalının alacağı temlik aldığı ... tarafından 21.02.2011 tarihinde bedeli paylaşıma konu araç üzerine 1. sırada rehin konulduğu, aynı tarihte trafik kaydına rehin şerhinin verildiği, alacağı temlik alan davalı tarafça 29.01.2013 tarihinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlandığı; davacının aynı araç üzerine 05.11.2012 tarihinde 2. sırada rehin koyduğu ve yine aynı tarihte rehin şerhinin trafik kaydına işlendiği, davacı tarafça 29.01.2013 tarihinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan alacağının dayanağı olan rehnin, davacının alacağının dayanağı olan rehin tarihinden daha önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğunun kabulü gerektiği, buna göre de sonraki tarihte doğan davacı alacağı bakımından muvazaa yaratılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.