Esas No: 2019/4577
Karar No: 2020/1264
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/4577 Esas 2020/1264 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 03/03/2020 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davacılar ... ve Ark. vekili Av.... ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacıların ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 1386 parsel ve 1618 parsel sayılı taşınmazların müşterek malikleri olduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/266 Esas - 2019/394 Karar ve 14/05/2009 tarihli kararı ile 1386 parsel sayılı taşınmazın 7103,5 m²"lik bölümü ve yine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/651 Esas - 2009/226 Karar ve 31/03/2009 tarihli kararı ile ... köyü 1618 parsel sayılı taşınmazın toplam 15653,14 m²"lik kısmının tapu kaydı iptal edilerek orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, müvekkillerinin hissedar olduğu ve tapuda adlarına kayıtlı olan ve yıllar boyunca mülkiyet hakkına dayalı olarak kullanılan taşınmazları ellerinden alındığını, davacıların tapu kaydının iptal edilmesi karşısında, kendilerine hiç bir maddi karşılık, tazminat verilmediğini ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 21/11/2017 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile talebini 346.750,86 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 1618 (2185) nolu parsel için belirlenen toplam 138.373,75 TL tazminatın 03/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 2205 nolu parsel için belirlenen toplam 208.376,96 TL"nin 15/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/01/2019 tarih 2017/25 E.- 2019/47 K. sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden kanuna aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kabulü ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/01/2019 tarih 2017/25 E.- 2019/47 K. sayılı hükmünün kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile;
a-)... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 1618 (2185) nolu parsel için belirlenen 82.961,64 TL tazminatın tapu kaydının iptali kararının kesinleşme tarihi olan 03/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak tapu kaydındaki ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/09/2006 tarih 2006/520 E.- 2006/475 K. sayılı kararı ile 20/02/2017 tarih 2017/162 E.-2017/172 K.sayılı kararında belirtili hisseleri oranında davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine.
b-)... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 1386 (2205) nolu parselin belirlenen toplam 182.591,15 TL tazminatın tapu kaydının iptali kararının kesinleşme tarihi olan 15/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak tapu kaydındaki ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/09/2006 tarih 2006/520 E.- 2006/475 K. sayılı kararı ile 20/02/2017 tarih 2017/162 E.- 2017/172 K. sayılı kararında belirtili hisseleri oranında davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından tazminata konu 1618 ve 1386 parsel sayılı taşınmazların 1981 yılında yapılan tapulama çalışması ile davacılar adına sırasıyla 22.200 m2 ve 12.280 m2 yüzölçümü ile tescil edildikleri, yörede 2004 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında kısmen tahdit sınırları içine alındıkları, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/651 E.- 2009/226 K. sayılı kararı ile 1618 parselin 15.653.14 m2"sinin tapusunun iptali ile orman niteliyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün 03/03/2010 tarihinde kesinleştiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/266 E.- 2009/394 K. sayılı kararıyla 1386 parselin 7102 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, 637,75 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile 2/B niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği, bu hükmün 15/03/2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 25/01/2017 tarihinde davacılar tarafından açıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacılar adına oluşturularak bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, davacıların oluşan zararından TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu nedenle, mahkemece, davacı yanın oluşan zararının Hazine tarafından karşılanması gerektiği yönündeki kabulünde ve taşınmazlara tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihe göre değer biçilmeye çalışılmasında yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmadığından Hazinenin bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak yerel mahkemece taşınmazların niteliği ve değeri yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir Şöyle ki; dava konusu taşınmazların değeri tespit edilirken öncelikle arsa mı yoksa arazi mi olduğunun belirlenmesi gerekir. ... Belediyesinin 12/4/2017 tarihli yazı cevabında; dava konusu taşınmazların belediye mücavir alan sınırları dışında oldukları ancak imar durumunun İl Özel İdaresinden sorulması gerektiği belirtildiği, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise taşınmazların yerleşim yerine yakın olduğunun belirtildiği anlaşılmakla taşınmazların niteliği hususunda çelişki bulunduğu görülmüştür. Yerel mahkemece dava konusu taşınmazların belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadıkları da araştırılmamıştır. Fen bilirkişi tarafından taşınmazların birtakım kamu kuruluşlarına ve şehir merkezine uzaklıkları kuş uçuşu belirtilmiş ancak şehir haritası üzerinde gösterilmemiştir. Bilirkişilerce taşınmazlar tarım arazisi olarak kabul edilerek net gelir yöntemine göre değer belirlenmişse de, yörede mutad olarak ekilen münavebeli ürünleri ve münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verim miktarları Tarım ve Orman Bakanlığı İlçe Müdürlüğünden sorulmamış, değerlendirme tarihlerinde dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan kg. satış fiyatları da ilgili resmi kuruluşlardan getirtilmemiştir. Bu haliyle alınan raporlar denetlenmeksizin hüküm kurulduğundan bölge adliye mahkemesince taraf vekillerinin istinaf istemlerinin kabulü ile bu hususların araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, sadece Hazine vekilinin istinaf başvurusun kabulüne karar verilip, dosya üzerinden yaptığı inceleme ile bilirkişilerce taşınmazların belirtilen kurumlara uzaklıkları ve yerleşim yerine yakınlığı sebebiyle %100 uygulanan objektif değer artışını, %20 ye indirerek hüküm kurması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde öncelikle 1386 parselin değerlendirme tarihi olan 15/03/2013, 1618 parselin ise değerlendirme tarihi olan 03/03/2010 gününde imar planı içinde olup olmadıkları, imar planı içinde iseler imar planının türü ve ölçeği değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadıkları, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadıkları ve etraflarının meskun mahal olup olmadığı, en yakın yerleşim birimlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına olan uzaklığının ne oldukları hususları belediye başkanlığından sorulup, alınacak yazı cevabına göre, taşınmazların vasfı belirlendikten sonra taşınmazların arsa olduğunun tespiti halinde; emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazlardan DOP düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazların ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazların ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi
halinde çekişmeli taşınmazların emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri il/ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmazlar üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle; davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 2.540,00 .-TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6100 sayılı HMK"nın 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.