Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17630
Karar No: 2019/9175
Karar Tarihi: 09.10.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/17630 Esas 2019/9175 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/17630 E.  ,  2019/9175 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar Mahmut ve Adnan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalılardan ..."nın maliki olduğu, diğer davalı ..."in sevk ve idaresindeki aracın davalının kusurlu hareketi sonucu davacıya ait araca çarptığını, kaza nedeniyle davacıda skapula kırığı oluştuğunu, iş göremezlik raporu aldığını, iş gücü kaybı da meydana geldiğini, ayrıca davacı aracında oluşan hasar bedelinin sigorta şirketince karşılandığını, ancak değer kaybı zararının halen mevcut olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat (tedavi gideri, araçtaki değer kaybı, iş gücü kaybı nedeniyle uğranılan zarar) ile 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, davacının ıslahı bulunmadığı göz önünde tutularak, 1.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 26/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp, davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile dosya kapsamı, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik
    durumları, manevi tazminat koşulları göz önünde tutularak, takdiren 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp, davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar Mahmut ve Adnan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Dava dilekçesinde nelerin yer alması gerektiği hususu 6100 sayılı HMK"nun 119. maddesinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde ise; “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. O halde açıklık bulunmayan hallerde hakim, dava dilekçesinin açıklanmasını ilgili taraftan her zaman isteyebilir.
    Somut olayda; davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş ise de; bu maddi tazminat talebinin hangi kalemlerden oluştuğunu açıkça belirtmemiş, mahkemece de bu durumun açıklığa kavuşturulması sağlanmamıştır. Davacı vekili 25.11.2014 tarihli duruşmada talep miktarını 10.000,00 TL olarak açıklamış, ancak taleplerinin hangi kalem için ne miktar olduğunu belirtmemiş, mahkemece ıslah için verilen sürede de ıslah etmeyeceğini beyan etmiştir. Buna göre; mahkemece dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminatın hangi kalemlerden oluştuğunun belirlenmesi için talebin açıklatılması, buna göre araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    2-Mahkemece kusur ve maluliyet yönünden yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Davacı taraf, trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile maluliyete uğradığını ileri sürmüş, tedavi gideri, ulaşım gideri, bakıcı gideri, iş göremezlik zararı talep edilmiş, mahkemece maluliyete ilişkin rapor alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur.
    “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK"nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma
    gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Somut olayda davacının yaralanmasına neden olan kazaya bağlı maluliyetine ilişkin olarak dosyada hüküm kurmaya elverişli uzman bilirkişi heyetince hazırlanan bir rapor olmadığı gibi, hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor da denetime elverişli değildir. O halde yukarıda açıklanan ilkelere göre tarafların bütün delilleri toplanarak, öncelikle davacının maluliyetine ilişkin uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden, sonrasında davacının taleplerinin karşılandığı tedavi gideri, yol gideri ve bakıcı gideri yönünden doktor bilirkişiden, iş göremezlik zararının tespiti yönünden hesap bilirkişisinden, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak soncuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    3-1086 sayılı HUMK"nın 388. maddesi (6100 sayılı HMK m. 297) uyarınca mahkeme kararında, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, hüküm sonucu kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 389. maddesinde de “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır” hükmüne yer verilmiştir (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298). Belirtilen madde hükümlerine göre hakim gerekçeye uygun karar vermek zorunda olup gerekçe ile hüküm birbirine uygun olmalıdır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
    Somut olayda ceza mahkemesince alınan 22.01.2014 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi ve mahkemece alınan 31.03.2015 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda iki ihtimalli rapor düzenlenmiştir. Kaza tespit tutanağında her iki sürücü de yeşil ışıta geçtiğini beyan ettiği için kusur dağılımı yapılmamış, mahkemece Makine Mühendisinden alınan bilirkişi raporunda kesin kanaate varılamadığı için taraflara %50 kusur verilmiştir. İzmir 22. Sulh Ceza Mahkemesi kaza tespit tutanağı ve ATK raporunu birlikte değerlendirerek davacı-müştekinin tali kusurlu olduğunu kabul ederek adli para cezasına hükmetmiştir. Mahkemece gerekçeli kararda kusur yönünden değerlendirme yapılmamış, sadece kusura ilişkin raporlar özetlenmiş, kararda kusur raporlarından hangisine itibar edildiği ve hükme esas alındığı açıklanmamıştır. O halde mahkemece, İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişilerden oluşacak heyetçe dosyadaki tüm deliller, kazaya ilişkin ceza dosyasının getirtilerek olayın meydana geliş şekli değerlendilerek tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için gerekçeli ve denetime elverişli biçimde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalılar Mahmut ve Adnan vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar Mahmut ve Adnan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 09/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi