20. Hukuk Dairesi 2016/2608 E. , 2017/242 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi 02.08.2007 tarihli dilekçe ile ... ilçesi ... köyünde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışında bırakılan dava dilekçesine ekli krokide 2 rakamı ile işaretlenen taşınmazın orman sınırları içine alınıp orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır.
Davacı ... 08.08.2000 tarihli dilekçe ile ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği 40 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın adına tapuya tescili istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince; çekişmeli taşınmazlar hakkında 154 ada 3 ve 4 parsel numaralarıyla kadastro tespit tutanakları düzenlendiği gerekçesiyle davanın 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir. Kadastro mahkemesi ise Orman Yönetimi tarafından açılan dava ile ... tarafından açılıp kadastro mahkemesine devredilen davayı önce birleştirmiş daha sonra kadastro sırasında haritasında yol olarak gösterilen (D) harfi ile işaretlenen taşınmaza ilişkin davayı tefrik edip anılan taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinden asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye hukuk mahkemesince devam edilen yargılama sonucunda (D) harfi ile işaretlenen taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, ..."in temyizi üzerine Dairenin 11.03.2013 gün 2012/12784 E. - 2013/2485 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “Davanın orman kadastrosunun askı süresi içinde açıldığından davaya bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra görevsizlik kararı verilmiştir. Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu; dava edilen yerin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle fen bilirkişi İlyas Kayacı tarafından düzenlenen 05.12.2011 tarihli rapor ve krokide (D) harfi ile işaretlenen 316,83 m2 yüzölçümündeki taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itiraz ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp eldeki dava sebebiyle kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda; (D) harfi ile işaretlenen çekişmeli taşınmazın 1951 tarihli memleket haritasında yapraklı ağaç ve çalı rumuzlu yeşil alanda, 1949 tarihli hava fotoğrafında ise açık tarım alanı olarak gözüktüğü, üç tarafının ormanlık ve ham toprak nitelikli taşınmazlarla çevrili bulunduğu, orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de çekişmeli taşınmaz orman bütünlüğü içinde yer almadığı gibi anılan raporda hava fotoğrafı ile bundan elde edilen memleket haritası arasındaki uyumsuzluğun sebebi de açıklanmamıştır. Diğer taraftan çekişmeli taşınmaz kadastro sırasında 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesinin 3. bendi gereğince paftasında yol olarak gösterilmiş olup, 154 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların arasında bulunmaktadır. Salihli Kadastro Mahkemesinin 06/11/2014 gün 2013/238 - 2014/234 sayılı kararıyla 154 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, temyiz üzerine Dairece onanmıştır. Bu durumda karara dayanak alınan uzman orman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor çekişmeli yerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Bunlardan ayrı kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi, aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiş, kadastro mahkemesinde bakılacak dava türleri de aynı Kanunun 26. maddesinde sayılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Orman kadastrosunun askı ilan süresi içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davalarına bakma görev ve yetkisi de kadastro mahkemelerine aittir. Ancak orman kadastrosuna itiraz davasında kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi dava edilen taşınmazı orman tahdit haritası içine alma veya çıkarmakla sınırlıdır.
Somut olayda; genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyip haritasında yol olarak gösterildiğine göre kadastro mahkemesince tescil kararı verilemez. Tescil isteği yönünden davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında istek olmaksızın kendiliğinden gözetilmelidir.
O halde mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı temyize konu taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine
çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, temyize konu yerin konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafı stereoskop aleti ile inceletilip temyize konu taşınmazın üzerinde neler gözüktüğünü belirtir şekilde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı tespit edilmelidir.
Açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde (D) harfi ile işaretlenen taşınmazın orman sınırları içine alınmasına karar verilmekle yetinilmesi, hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyip haritasında yol olarak gösterilen çekişmeli taşınmaza ilişkin tescil isteği yönünden görevsizlik kararı verilmesi, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespiti halinde ise Orman Yönetiminin davasının reddine, davacı gerçek kişinin tescil isteği yönünden ise görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme, araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.