8. Hukuk Dairesi 2009/7163 E. , 2010/2694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11.06.2009 gün ve 254/181 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit ve tescil edilen 170 ada 127 sayılı parselin ½’sinin vekil edenine ait olduğunu, ortak miras bırakan ...’dan kaldığını, ...’nın ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan paylaşımda vekil edeni ... ile kardeşi ve davalının kocası ...’ya ½ oranında düştüğünü, bu nedenle parselin tapu kaydının ½ oranında iptali ile vekil edeni adına, ½ payın tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 170 ada 127 sayılı parselin tapu kaydının ½ oranında iptali ile ½ payın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu parselin tapu kaydının ½ oranında iptal ve tesciline karar verilmiş ise de, gösterilen gerekçe keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının örtüşmediği belirlenmiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların önemli bir kısmı teknik bilirkişi ...’ün krokisinde kırmızıyla taralı A harfiyle gösterilen 7200 m2’lik yerin muris ...’dan kalan yer olduğunu, davacıyla davalının kocası ...’ın babası ...’nın 18.10.1975 tarihinde öldüğünü, ölümünden yaklaşık on yıl sonra mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu kırmızıyla taralı yerin ½ oranında davacı ... ile davalının kocası ve davacının kardeşi ...’ya düştüğünü, krokide yeşille taralı B harfiyle gösterilen bölümün ise ...’nın oğlu ... tarafından paylaşımdan sonra çevrede bulunan Hazineye ait ham toprağın sürülmesi ve bu şekilde genişletilmesi sonucu elde edilen arazi olduğunu bildirmişler, ...’dan kalan yerin miktarı konusunda çelişkili beyanlarda bulunmuşlardır.
Saptanan bu olgu, yerel bilirkişi ve tanık beyanları gözetildiğinde; 1975 yılında ölen ...’dan kalan taşınmazın miktarının ne olduğunun açık bir biçimde belirlenmesi ve yaratılan duraksamanın ortadan kaldırılması gerekmektedir. Tanık olarak dinlenen davalının ve ...’nın oğlu ...; dedesinden kalan yerin 3 dönüm olduğunu, ölümünden on yıl sonra mirasçıları arasında paylaşımın yapıldığını, tapuda fazla görülen kısmın ham topraktan sürülmek suretiyle kendisi tarafından açılıp ilave edildiğini, fazla kısmın dedesinden kalmadığını açıklamıştır. Diğer tanıklar da miktar konusunda az önce açıklandığı gibi farklı rakamlar vermişlerdir. Bu durum karşısında yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenilmesi, ...’dan kalan yerin sınırlarının ve miktarının kendilerinden sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, teknik bilirkişice miktarının hesaplanması ve kroki üzerinde işaretlenmesi, ...’dan kalan yer bakımından ve miktarı gözetilerek o miktarın ½’sinin davacıya ait olduğu kabul edilerek ve oranlama yapılarak iptal ve tescile karar verilmesi düşünülmelidir. Davalının oğlu ... beyanında, aynı zamanda babası adına belgesizden tespit edilen taşınmaz miktarının 100 dönümü aşmış olması nedeniyle bu yerin annesi adına tespit ve tescil edildiğini bildirmiştir. Bu da gösteriyor ki, taşınmazın tamamının ...’dan kalmadığı anlaşılmaktadır. Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki görüldüğü takdirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanıklar yüzleştirmek suretiyle çelişkinin giderilmesi ve duraksamanın ortadan kaldırılması gerekir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 108,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 24.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.