1. Hukuk Dairesi 2018/569 E. , 2018/1174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanınkabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı; 877 ada 31 parsel sayılı 1770 m²’lik taşınmazın tamamının maliki iken, imar uygulaması sonucu kreş ve anaokulu olarak belirlenen taşınmaz üzerinde hiç bir imalatta bulunamadığı için mağduriyetinin giderilmesi amacıyla 31/10/1986 tarihinde ... Belediyesinden arsanın güney cephesinin imar planında belirlendiği gibi kreş ve anaokuluna ayrılmasını, kuzey cephesinde kalan mülkünün ise çevredeki inşaat nizamının göz önüne alınarak konut alanına çevrilmesini talep ettiğini, bu talebi ile aslında taşınmazının kuzeyinin konut alanına çevrilerek kendisine bırakılmasını, güneyinin ise kreş ve anaokulu yapılması için belediyeye bağışlamayı istediğini ancak bundan sonraki süreçte her nasılsa talebi arsanın güney cephesinin belediyeye intikalinin sağlandığını, taşınmazın güney cephesinin 877 ada 60 parsel olarak belediye adına resmi kurum alanı olarak tescil edildiğini, yüklemeli bağışının üzerinden 26 yıl gibi uzunca bir süre geçmesine rağmen bağışlama amacının davalı ... tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek bağıştan rücu sebebiyle ifraz işleminden sonra oluşturulan 877 ada 60 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu parselin 15/01/1987 tarihli ... Belediye Encümen kararına göre 3194 sayılı İmar Kanunu 15. maddesine istinaden kamuya terk edildiğini, ... Belediyesi Encümenince parsel malikinin talebine göre belediye hizmet alanında kalan kısım için bedelsiz-şartsız-koşulsuz terk olunmasına karar verildiğini, davacının iddiasının aksine yapılan bağışın koşulsuz bağış olduğunu, bağış koşullu bağış kabul edilse dahi bağıştan dönmenin yasal koşullarının oluşmadığını, bağıştan dönmeye ilişkin irade beyanının da 1 yıllık hak düşürücü sürede yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu parselin davalı adına arsa vasfıyla tescil edilerek davacının bağışlama amacının dışına çıkıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, eksiğin tamamlanması suretiyle getirtilen kayıt ve belgelerden, 877 ada 31 parsel sayılı taşınmaz davacının mülkiyetinde iken imar uygulaması ile, taşınmazın tamamının kreş ve anaokuluna tahsis edildiği, belediye tarafından anılan parselin kamulaştırılmaması üzerine davacının 31.10.1986 tarihli dilekçe ile parselin güney cephesinin kreş ve anaokuluna tahsisi ile geriye kalan kuzey cephesinin konut alanına çevrilmesini ... Belediyesi’nden istediği, bunun üzerine ... Belediye Meclisinin 08.12.1986 tarih ve 440 sayılı kararı ile “ 877 ada 31 numaralı kreş ve anaokulu olarak belirli sahanın bir kısmının konut, geri kalan kısmının ise belediye hizmet alanı olarak gösterilmesi, söz konusu yerde evvelce kreş ve anaokulu olarak belirli sahanın ise Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü Sosyal Tesislerinin güneyinde, Meteoroloji Müdürlüğünün batısında evvelce park sahası belirli alanda gösterilmesine” karar verildiği, bilahare 15.01.1987 tarihinde Belediye Encümeni tarafından çekişmeli taşınmazın “imar yolu içerisinde ve belediye hizmet alanında kalan kısmının bedelsiz olarak terk olunmasına” karar verildiği, bu karar gereği ... Noterliğinin 14.11.1985 tarih ve ... yevmiye nolu vekaletnamesine istinaden davacı adına vekaleten Necati Azakoğlu’nun çekişmeli taşınmazın 847 m²’lik kısmının koşulsuz olarak yola terkinini 15.01.1987 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğü’nden talep ettiği, talep üzerine taşınmazın 847 m2’lik kısmının yola terkininin gerçekleştiği, daha sonra 23.11.1987 tarih ve 6017 sayılı encümen kararı ile yola terkini yapılan yerin yoldan ihdasına karar verilerek bu yerin 877 ada 60 parsel numarasıyla Antalya Belediyesi adına tescil gördüğü, çekişmeli taşınmazın konut alanına çevrilen kuzey kısmının ise davacı adına 877 ada 31 parsel olarak kalmaya devam ettiği, bilahare ... Belediyesinin, Büyükşehir Belediyesi olması üzerine 877 ada 60 parselin resmi kurum alanı vasfı ile ... Belediyesi adına tescil edildiği, 04.09.1995 tarihli tashih işlemi ile arsa vasfı ile ... Belediyesi adına kalmaya devam ettiği, davacı adına tapuda kayıtlı 877 ada 31 parsel sayılı taşınmazın ise 20.03.2008 tarih ve 7299 yevmiye nolu işlem ile davacı adına vekaleten ... tarafından, ... ...’e satış suretiyle temlik edildiği, mevcut imar planında belediye hizmet alanında kalan tapuda belediye adına kayıtlı 877 ada 60 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak ise, 15.12.2015 tarihinde “Etüd Eğitim Merkezi” niteliği ile yapı ruhsatının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış, 290. maddesinde de koşullu bağışlamaya yer verilmiş buna göre; “bağışlamanın bir koşula bağlanarak” yapılabileceği ifade edilmiştir. 288. maddesinde “bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. Ancak geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz,” düzenlemesine yer verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 705. maddesine göre de taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur.Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706. maddesinde de taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmiş olmalarına bağlıdır düzenlemesine yer verilerek taşınmaz mülkiyetinin devri amacıyla yapılan sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasının geçerlilik şartı olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Öte yandan bağıştan dönme(rücu), bağışlayanın bağışlanana varması gerekli tek taraflı beyanıyla geriye yürüyerek (makable şamil) hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlanan bağışlayana veya yakınlarına karşı bir cürüm işlerse veya yasa gereği yapmakla zorunlu olduğu ödevlerini önemli surette aksatırsa yahut bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse bağışlayan bağıştan dönme(rücu) sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde beyanda bulunmak veya dava açmak suretiyle bağıştan dönebilir. Bağıştan dönme (rücu) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 295. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 244.) maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir: 1- Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
2. Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.
3. Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu söz konusu TBK"nın 295. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmüyle mirastan ıskat sebeplerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 510. maddesi arasında paralellik sağlamış, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısından kurtarmak istemiştir. Gerçekten basit olayların dönme(rücu) nedeni sayılması, yukarıda değinilen mahzurun yanında, açıklanan yasa maddelerinde izlenen amaca aykırı bir durum yaratacağı gibi hak ve adalet duygularını da zedeler. Bu itibarla her iki madde hükümleri birlikte değerlendirilerek olayların kapsamları, nitelikleri, özellikle vahamet derecelerinin göz önünde bulundurulması zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki; bağıştan dönme(rücu), kurulmuş olan bir sözleşmeyi sonradan ortaya çıkan sebeplere göre sona erdiren yenilik doğurucu bir hak olduğundan, bağışlanan ancak dönme(rücu) anında elinde kalan miktarı vermekle yükümlüdür. Bu hak TBK"nın 297. maddesine göre geri alma sebebinin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içerisinde kullanılmalıdır.
Somut olayda, davacı, maliki olduğu 877 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tamamının imar planında kreş ve anaokulu sahasında kalması üzerine 31/10/1986 tarihli talebi ile taşınmazının kuzeyinin konut alanına çevrilerek kendisine bırakılmasını, güneyinin ise kreş ve anaokulu yapılması koşulu ile belediyeye bağışlamayı istediğini ancak taşınmazın güney cephesinin 877 ada 60 parsel olarak belediye adına resmi kurum alanı olarak tescil edildiğini, yüklemeli bağışının üzerinden 26 yıl gibi uzunca bir süre geçmesine rağmen geçen bağışlama amacının davalı ... tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek anılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş ise de; eldeki davanın dava konusu işlemin yapıldığı tarihten 27 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra açıldığı, güncel imar planında çekişmeli taşınmazın halen resmi hizmet alanı olarak yer aldığı, taşınmazın tahsis amacına uygun olarak 15.12.2015 tarihinde “Etüd Eğitim Merkezi” niteliği ile yapı ruhsatı düzenlendiği, davanın dayanağı olan; ... Belediye Meclisinin 08.12.1986 tarih ve 440 sayılı kararında ve ... Belediye Encümeninin 15.01.1987 tarihli kararlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kalan kısmının bedelsiz olarak terk olunmasına karar verildiği, koşullu bağışa ilişkin herhangi bir ifade ya da kayda yer verilmediği, davacı adına hareket eden ...’nun da çekişmeli taşınmazın 847 m²’lik kısmının koşulsuz olarak yola terkinini 15.01.1987 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğü’nden talep ettiği, TMK 706. maddesinde taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmi şekilde düzenlenmiş olmalarına bağlı olduğu, gerek Belediye Meclisi ve Belediye Encümen kararından gerekse tapu tescil ve istem belgesinden dava konusu taşınmazın koşullu olarak bağışlandığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı sabittir.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.