3. Hukuk Dairesi 2019/5183 E. , 2019/8389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şirketlerinde çalışan sigortalı işçinin 14.12.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle ölümü üzerine ölenin hak sahiplerine 63.507,37 TL gelir bağlandığını, iş kazasında şirketlerinin %50 kusurlu bulunduğuna ilişkin sigorta müfettişleri raporlarına dayanılarak şirketleri aleyhine 29.802,78 TL"nin tahsili talebiyle rücu davası açıldığını, dava devam ederken 6111 sayılı yasa kapsamında davalı kurum ile borcun yapılandırılmasına dair mutabakat sağlandığını, mutabakatta kazadan dolayı %100 kusurlu olduğu kabul edilerek aleyhine 94.038,12 TL borç tahakkuk edildiğini, bugüne kadar 88.808 TL ödeme yapıldığını, bu arada devam eden rücu davasında kazadan dolayı şirket %70 kusurlu kabul edilerek 29.773,12 TL "nin 21.06.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verdiğini, kararın kesinleştiğini, mutabakata göre ise 88.808,80 TL ödeme yapması nedeniyle aradaki fark oranında davalı kurumun sebepsiz zenginleştiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11.04.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 31.621,73 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; davacının bahsettiği rücu davası temyiz incelemesinde iken davacı şirket tarafından borcunun yapılandırılmasının talep edildiğini, davacı tarafça %100 kusurlu olarak yapılandırmaya gidilmesi istenildiği halde fazla ödendiği gerekçesi ile dava açmasının iyiniyetli olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 31.621,73 TL alacağın Adana 4.İş Mahkemesinin 2012/489 Esas 2013/315 Karar sayılı ilamının kesinleşme tarihinden (23/07/2014) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; davalı kurumca iş kazası nedeniyle ölen işçinin hak sahiplerine ödenen tazminatın, davacıya 6111 sayılı yasa kapsamında kusurundan fazla miktarda rücu edildiği gerekçesiyle yapılan fazla ödemenin iadesine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; iş kazası nedeniyle ölen işçinin hak sahiplerine davalı kurumca ödenen tazminatın davacıdan rücu için davacı aleyhine iş mahkemesinde rücuen tazminat davası açıldığı, mahkemece, davacı şirketin iş kazasında %70 oranında kusurlu olduğu ve ödenen tazminatın 29.773,12 TL sinden sorumlu olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı, rücuen tazminat davasında %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edilip aleyhine 29.773,12 TL tazminata hükmedildiği halde davalı ile 6111 sayılı yasa kapsamında yapılan yapılandırma nedeniyle %100 oranında kusurlu kabul edilip 88.808,80 TL ödediğini iddia etmiştir.
Davacı, delil olarak dava dilekçesine sadece tek sayfadan ibaret, ödeme yapıldığına ilişkin bilgi bulunmayan ve yapılandırma bilgileri başlıklı faks çıktısı olan yazıyı eklemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan Hukukçu Yard. Doç , Emekli Sayıştay Denetçisi ve Yeminli Mali Müşavirin hazırladıkları 29.02.2016 tarihli ortak bilirkişi raporunda; yapılandırmaya ilişkin herhangi bir dosya bulunmadığını, sadece dava dilekçesinin ekinde sunulan yapılandırma bilgilerini içeren bir belge mevcut olduğu belirtilmiş, bilirkişi raporu ile bu belgedeki yapılandırma tarihi esas alınarak genelgeye göre yapılandırılma başvurusuna istinaden ödenmesi gereken bedel hesaplanmıştır.
Dairemizce, 6111 sayılı yasa kapsamında borcun yapılandırılmasına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin taraflardan temin edilmesi istenilmiş, davacı tarafça yapılandırma protokolü ve ödeme bilgilerinin delil listesi ile birlikte yargılama safahatinde dosyaya sunulduğunu, asıllarının ise davalı kurumda bulunduğu belirtilmiş; davalı kurum ise, 6111 sayılı yasa kapsamında davacı şirketin başvurusunun ve ödeme dekontlarının bulunmadığını bildirmiştir.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir. (HMK m.190)
Kural olarak; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. (HMK m. 200/1; HUMK m. 288) Hukuki işlemin miktar ve değerinin HMK m. 200/1"deki sınırı geçip geçmediği, hukuki işlemin yapıldığı zamanki durumuna göre belirlenir.
Bu bilgiler ışığında somut olayı irdelediğimizde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturan 6111 sayılı yasa kapsamında davacı tarafça davalıya yapılan fazla ödeme, davacı tarafça ispatlanamamıştır.
O halde; mahkemece; davalıya fazla ödemede bulunduğunu ispat edemeyen davacının talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.