Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13684
Karar No: 2016/5582
Karar Tarihi: 04.04.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/13684 Esas 2016/5582 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Taraflar arasındaki uyuşmazlık satılan kimyasal ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taraf satılan ürünün ayıplı olmadığını iddia ederken, davalı taraf ise ürünün ayıplı olduğunu ve ayıpın gizli ayıp niteliğinde olduğunu belirtmektedir. Mahkeme, deliller ve bilirkişi raporuna göre ayıbın varlığının anlaşılmasından sonra uygun bir süre içerisinde ayıp ihbarının yapıldığına karar vermiş, dolayısıyla davanın reddine hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, bilirkişi raporunun yeterli değil, davacı tarafın delil tespit raporuna itirazlarının da değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle dava konusu emtianın ayıplı olup olmadığı hususunun uzman bilirkişiler tarafından, laboratuvar ortamında bir inceleme ile saptanması gerektiğini ve ayıplı olduğu durumda ayıp ihbarının süresinde usulüne uygun şekilde yapılmış olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kararda, dava tarihinde yürürükte bulunan TTK'nın 25/3 maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 198/3. madde hükmü de detaylıca açıklanmıştır.
19. Hukuk Dairesi         2015/13684 E.  ,  2016/5582 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av.... gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -KARAR-
    Davacı vekili, davalının numune alıp test ettikten sonra 15 ton kimyasal maddeyi teslim aldığını, daha sonra dövizde meydana gelen düşüş nedeniyle davalı firmanın müvekkilinden indirim talep ettiğini, müvekkilinin bu talebi kabul etmediğini, teslimattan 4 ay sonra 7.300 kg ürünün iadesi amacıyla davalının müvekkiline fatura gönderdiğini, müvekkilince bu faturanın davalıya noterden iade edildiğini, mal tesliminden 5 ay sonra davalının malın ayıplı olduğu konusunda tespit yaptırdığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar taminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkiline teslim edilen malzeme ile imal edilen karoların yüzeyinde sorun çıkardığı için anılan maddenin kullanılmasının mümkün olmadığını, gizli ayıbın vakit geçirilmeksizin davacı firmaya bildirildiğini, telefon görüşmelerinde davacının kalan malı geri alınacağını söylemesine rağmen bu konuda müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin 29.12.2008 tarih 17.047 TL bedelli iade faturasını düzenlediğini ve 20.01.2009 tarihli ihtarnamesini davacıya gönderdiğini, ayıplı ürünü iade almayan davacının haksız olduğunu, alınan 15 ton üründen kullanılan 7.7 ton ürün ayıplı olmasına rağmen bedelinin iyiniyetli olarak davacıya ödendiğini belirterek, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ayıbın varlığının anlaşılmasından sonra uygun bir süre içerisinde ayıp ihbarının yapıldığı, davalının satım sözleşmesini kısmi olarak feshederek kullanılmayan ürünü davacıya iade etmeye ve bu kısma tekabül eden 17.047,00 TL"lik satım bedelini ödememe hakkına sahip olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından satılıp davalıya teslim edilen kimyasal ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafça davadan önce alınıp delil olarak dayanılan tespit raporunda incelenen ürünün teslim sırasında kimyagerler tarafından yapılan testler sırasında ayıplı olduğunun anlaşılamadığı, ayıbın ancak karo üretiminde kullanılması sonucunda ayıplı olduğunun saptanabildiği ve böylece ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiş, delil tespit raporuna davacı tarafça 16.03.2009 tarihli dilekçede ayrıntılı şekilde açıklanan gerekçelerle itiraz edilmiştir.
    Mahkemece her ne kadar üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de, bu raporda davacı tarafın itirazları değerlendirilmediği gibi laboratuvar ortamında inceleme yapılmadığı görülmüştür.Öte yandan, incelenen ürünlerin davacıdan alınan ürünler olup olmadığı yönü üzerinde de mahkemece her hangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Davacı tarafından davalıya 15 ton ürün satılıp teslim edilmiş, bunun 7 ton 300 kg"ının iadeye konu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Davacının itirazlarında, malın ayıplı olması halinde iade edilmeyen kısmının niçin kabul edildiği ve esasen davalının amacının bakiye mal bedelini ödememek olduğu yolundaki iddiaları üzerinde de yeterince durulmamıştır.
    Dava tarihinde yürürükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 25/3 maddesine göre; "Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur.Açıkça belli değil ise alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde BK."nın 198. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur " Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 198/3. madde hükmüne göre; "Ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur."
    Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 20/3 maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılmasının ispat bakımından gerekli olduğu Dairemizin istikrarlı içtihatları ile kabul edilmiştir.
    Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için davacı tarafın delil tespit raporuna itirazlarını içeren dilekçelerinde yer alan hususlarda değerlendirilecek şekilde öncelikle dava konusu emtianın ayıplı olup olmadığı hususunun konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyet vasıtasıyla laboratuvar ortamında yapılacak bir inceleme ile saptanması, ayıplı olduğu sonucuna varılması halinde ayıbın niteliğine göre yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde süresinde usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 04/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi