7. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/20260 Karar No: 2014/1244 Karar Tarihi: 29.01.2014
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/20260 Esas 2014/1244 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı tarafın temyiz talebi reddedildiği, davacı tarafın ise temyiz itirazlarının reddedildiği ve hükmün usul ve kanuna uygun olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Hüküm kesin nitelik taşıdığından davalının temyiz dilekçesi reddedilmiştir. Temyize konu edilen miktarın 894,05 TL olduğu ve bu miktarın temyiz sınırını aşmadığı belirtilerek davanın kesinleştiği ifade edilmiştir. Kanun maddelerine gelince, 6100 Sayılı HMK geçici 3 üncü madde 1 nci fıkrası, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğini belirtmektedir. 2 nci fıkraya göre ise, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önceki kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun eski hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmektedir. HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca, miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar temyiz edilemez. Kesinlik sınırı, taşınır malın veya alacağın değerine göre belirlenir ve faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. İhtiyari dava arkadaşlığında ve karşılık davada, temyiz sınırı ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında ise, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir. 2013 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.820
(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2013/20260 E. , 2014/1244 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Davalının temyizi açısından; 6100 Sayılı HMK geçici 3 ücncü madde 1 nci fıkrasına göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2 nci fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir. Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir. Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “5521 sayılı Yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15 nci maddesindeki düzenleme gereği HUMK"nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. 2013 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.820,00 TL"nı geçmesi gerekir. Somut olayda temyize konu edilen miktar 894,05 TL olup karar tarihi itibariyle hüküm kesin nitelik taşıdığından davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. 2-Davacı temyizi açısından; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı vekilinin sunduğu temyiz dilekçesinde mahkeme kararının hangi nedenlerle bozulması gerektiğine dair temyiz nedeni bildirilmemiş olması, Dairemizce gerekçeli temyiz dilekçesi sunularak temyiz edilen dosyalarda da temyiz dilekçesinde belirtilen temyiz nedenleriyle bağlı kalınarak temyiz incelemesi yapılıyor olması ile yine mahkeme kararında Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re"sen bozma nedeni yapılmasını gerektirecek bir hata bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin bozma isteğinin reddine. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.