Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2010 gün ve 2006/39 E.-2010/655 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 29.09.2011 gün ve 2011/5534 E-2011/11635 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, taraflar arasında 22.02.2005 tarihli protokol ve 14.03.2005 tarihli sözleşme uyarınca davacı ile davalı arasında 07.05.2005 tarihinden itibaren en az (1) yıl süreyle elektrik enerjisi tedariki konusunda anlaşmaya varıldığını, davacının bu sözleşmeye güvenerek dava dışı 3. şahıs B. Enerji AŞ. ile davalının en az bir yıllık elektrik enerjisinin tedariki konusunda 21.03.2005 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi akdettiğini, ancak davalının 08.04.2005 günlü ihtarnamesi ile sözleşmeyi haksız olarak tek yanlı feshettiğini, haksız fesih nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrandığı gibi davalı ile yapılan sözleşmeye bağlı olarak 3.şahıs ile akdedilip, gerçekleştirilemeyen sözleşme nedeniyle 3. şahsın davacı aleyhine maddi tazminat ve cezai şart istemli davanın açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 3.şahsın aleyhe açtığı dava dolayısıyla ödenmesi muhtemel tazminattan 10.000,00 TL, cezai şarttan 10.000,00 USD’nin, haksız fesih nedeniyle uğranılan zarar ve kar kaybından dolayı 1.000.000,00 TL ile 250.000.00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05.11.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 3.kişiye ödenecek tazminat tutarını 15.696.155.77 TL, haksız fesih nedeniyle talep olunan maddi tazminat tutarını 2.933.685.02 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, 14.03.2005 tarihinde taraflarca imzalanan sözleşme ile elektrik satışına 07.05.2005 tarihinde başlanacağının kararlaştırıldığını, bu tarihe kadar sözleşmenin askıda olduğunu, tazminat ve zarar istem koşullarının oluşmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında 14.03.2005 tarihinde imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesinde davacının davalıya 07.05.2005 tarihinden başlamak üzere (1) yıl süre ile elektrik satacağı, davalının önceki tedarikçisine borcu olmadığını belgeleyeceği ve mücbir sebepler dışında edimini yerine getirmeyen tarafın diğer tarafın zararlarını karşılayacağının düzenlendiği, bu sözleşmenin imzalanması üzerine davacının elektrik tedariki için dava dışı Bis Enerji AŞ ile 21.03.2005 tarihinde elektrik enerjisi satış sözleşmesi düzenleyerek davacı ile davalının akdettiği 14.03.2005 tarihli sözleşme gereği davalı elektriğinin karşılanacağı ve bu sözleşmenin de eki ve ayrılmaz parçası olduğunun belirlendiği, davalının 08.04.2005 tarihinde keşide ettiği ihtarnamede, sözleşmenin 07.05.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden vazgeçtiklerini, davacının edimini yerine getirecek işlemlerde bulunmamasını bildirdiği, dava dışı Bis Enerji AŞ’nin davacı aleyhine açtığı davada mahkemece 7.041.046.00 TL kar mahrumiyetinin kabulüne, cezai şart talebinin reddine karar verilip, kararın 06.05.2010 tarihinde kesinleştiği, alınan bilirkişi raporunda sözleşmenin feshi nedeniyle davacının 2.933.685.02 TL kar mahrumiyeti olduğunun belirlendiği, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalanması ile yürürlüğe girdiği, 07.05.2005 tarihinin kurulmuş sözleşme gereği davacının edimini yerine getirmeye başlayacağı tarih olup, askıda olduğunun kabul edilemeyeceği, bu suretle davalının sözleşmeyi feshinde haksız olup, davacının uğramış olduğu kar kaybı ile dava dışı Bis Enerji AŞ lehine karar altına alınan bedelin de davalı yanca karşılanması gerektiği halde davacının henüz bir bedel ödememesi nedeniyle değerlendirmeye esas alınamayacağı, manevi tazminat istemenin yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 2.933.685.02 TL. kar mahrumiyetinin 1.000.000.00 TL’si için 03.02.2006 dava tarihinden, 1.933.685.02 TL’si için 05.11.2010 ıslah tarihinden yürütülecek avans faizi ile davalıdan alınıp, davacıya ödenmesine, davacının cezai şarttan kaynaklanan zarar istemi ile manevi tazminat isteminin reddine, davacının dava dışı B. Enerji AŞ’ye ödemek zorunda kalacağı tazminat isteminin yasal şartları oluşmadan dava açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının oyçokluğu ile reddi gerekmiştir.
2-Davacının dava dışı B.Enerji AŞ’ne karşı açmış olduğu davada hükmedilen miktarı henüz ödemeyen davalının bu miktara yönelik talebinin dinlenemeyeceği gerekçesiyle talep reddedilmiş, davalı mahkemenin bu gerekçesini temyiz nedeni yapmıştır.
Davacı ile dava dışı B. Enerji AŞ arasında imzalanan Mart 2005 tarihli “Elektrik Enerji Satış Sözleşmesi”nin 7.maddesinin (9) bendinde, davalı E.AŞ’nin davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin en az 1 yıl süreyle uygulanabilir halde kalmasını taahhüt ettiği, bu taahhüdü B.K.’nun 110.maddesindeki üçüncü şahsın fiilinin taahhüt niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11.06.1969 tarih, 4/6 sayılı kararında üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden kişinin taahhüt ettiği miktarı ödemesi halinde ödediği miktarı üçüncü şahıstan isteyemeyeceği belirtilmiştir. Davacı E. AŞ dava dışı B.Enerji AŞ.’ne üçüncü şahsın (davalının) fiilini taahhüt etmesi nedeniyle ödediği bedeli halefiyet esaslarına göre davalıdan talep edemez. Ayrıca davacı ve davalı arasındaki sözleşmede de dava dışı şirkete ödenmek zorunda kalınan tazminat bedelinin davalıdan tahsil edileceği yönünde de bir hüküm bulunmamaktadır.
Mahkemece davacının dava konusu yaptığı B. Enerji AŞ’ne ödenen miktarla ilgili talebi bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabul edilmemesi isabetsizdir.
3-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi halinde reddedilen bölüm üzerinden vekili temsil edilen davalı lehine karar tarihindeki tarifeye uygun olarak vekalet ücreti takdiri gerekir. Mahkemece vekalet ücretine hükmedilmişse de hükmedilen meblağ tarifeye uygun olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih olunduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, direnme kararını davacı tarafın katılma yoluyla temyiz etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiştir. Yapılan görüşmede; davacının 15.12.2010 tarihinde verilen karara ilişkin tüm temyiz itirazlarının Yüksek Özel Daire tarafından incelenerek reddedilmiş olması nedeniyle davacının yerel mahkemece reddedilen tazminat talebi yönünden ilk kararın kesinleşmiş olduğuna, dolayısı ile direnme kararını temyiz etmekte hukuki yaranının bulunmadığına oyçokluğu ile karar verilerek, davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmiştir.
Davacı, diğer tazminat istemlerinin yanı sıra, dava dışı B.Enerji Elektrik Üretim A.Ş tarafından kendisi aleyhine açılan İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/431 esas sayılı dosyasında kendisinden talep edilen tazminatın, işbu davada davalı şirketten tahsiline yönelik karar verilmesi isteminde de bulunmuş olup, davacının bu talebi yerel mahkemece ret edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bu ret gerekçesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Genel Kuruldaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce, Özel Daire çoğunluk kararında belirtildiği gibi; davacı ile dava dışı B. Enerji Elektrik Üretim AŞ arasında imzalanan 21.03.2005 tarihli “Elektrik Enerji Satış Sözleşmesi”nin 7.maddesinin (g) bendinde belirtildiği üzere; “...Toptancı (davacı şirket),…(davalı) D."ın satın alacağını ve böylece işbu sözleşmenin en az 1 yıl süre ile uygulanabilir halde kalmasını garanti ve taahhüt etmektedir. Böylece toptancı, bu taahhüdü ile, Borçlar Kanunu"nun 110. maddesi anlamında, üçüncü şahıs D."ın fiilini de (elektrik enerjisi satın almasını) taahhüt etmiş bulunmaktadır” şeklinde düzenleme bulunmasına işaret edilerek; sözleşmedeki bu taahhüdün, B.K.’nun 110.maddesinde açıklanan üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde olduğu belirtilmiş ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 11.06.1969 tarih, 4/6 sayılı Kararında da belirtildiği üzere üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden kişinin, taahhüt ettiği miktarı ödemesi halinde ödediği miktarı üçüncü şahıstan isteyemeyeceğini ileri sürerek, davacının, dava konusu yaptığı İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/431 Esas sayılı dosyası ile kendisinden istenilen tazminatı davalıdan talep edemeyeceği yönünde görüş belirtilmiş ise de, çoğunluk tarafından aşağıda açıklanacak gerekçelerle bu görüş kabul edilmemiştir.
Davacı E.Elektrik Enerjisi Toptan Ticaret AŞ ile davalı D.. Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu (D...) arasında imzalanan “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme, 14.03.2005 tarihinde imzalanmış olup, bu sözleşmenin 6.maddesinde belirtildiği üzere davacı, davalı (müşteri) tarafından çekilecek olan aktif elektrik enerjisini sözleşmede belirlenen koşullar ve fiyat ile karşılamayı beyan, kabul ve taahhüt etmiştir.
Davacı taraf, yukarıda açıklanan taahhüdünü yerine getirmek (başka bir değişle, davalı tarafa satacağı elektrik enerjisini temin etmek) için dava dışı B..Enerji Elektrik Üretim AŞ ile 21.03.2005 tarihinde “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşmenin 6.maddesinde belirtildiği üzere; “…Üretici (B..Enerji Elektrik Üretim AŞ)…D...tarafından çekilecek aktif elektrik enerjisini sözleşmede belirlenen koşullar ve fiyat ile toptancıya (davacı) sağlamayı beyan, kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenleme içermektedir.
Bu itibarla, işbu davanın tarafları arasında imzalanan 14.03.2005 tarihli sözleşme ile davacı şirket ve dava dışı B... Enerji Elektrik Üretim AŞ arasında imzalanan 21.03.2005 tarihli sözleşmenin, tarafları farklı iki ayrı sözleşme olduğu genel kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Bu kabulün sonucu olarak da; 14.03.2005 tarihli ilk sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle dava dışı şirket ile yaptığı 21.03.2005 tarihli sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini davacı şirketin yerine getiremediği, bu sebeple İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/431 Esas sayılı dosyası ile kendisinden talep edilen tazminatın, ilk sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesinin bir sonucu olması nedeniyle 14.03.2005 tarihli sözleşmeye dayalı olarak sözleşmenin tarafı olan davalı kurumdan talep etme hakkının bulunduğuna, davanın üçüncü kişinin fiilini taahhüt ile ilgili bulunmadığına karar verilmiştir. Ancak, işbu dava tarihi olan 03.02.2006 tarihi itibariyle yukarıda açıklanan davacı zararı henüz oluşmuş değildir. Zira, dava dışı şirket tarafından aralarındaki sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle E... Elektrik Enerjisi Toptan Ticaret AŞ aleyhine açılan tazminat davası, İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/431 Esas sayılı dosyası ile 26.10.2005 tarihinde dava edilmiştir. Başka bir anlatımla, eldeki dava tarihi itibariyle davacının, 21.03.2005 tarihli sözleşme nedeniyle davalıdan tazminini isteyeceği bir zararı henüz oluşmamıştır.
Bu durumda, dava tarihi itibariyle meydana gelmemiş olan bir zararın tazmini istenemeyeceğinden, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan reddine, aşağıdaki dökümü yazılı (156.835,10) TL bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun"un 440. maddesi uyarınca 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.