21. Hukuk Dairesi 2016/669 E. , 2017/3476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1- Dava, davalılara ait iş yerindeki olumsuz çalışma koşulları nedeniyle meslek hastalığına yakalandığını iddia eden sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 210.805,64 TL Maddi tazminatın 01.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının ... Merkezinin 04.01.2013 tarihli raporuna göre silikozis meslek hastalığına bağlı olarak % 67 oranında sürekli iş göremezlik oranının tespit edildiği, anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, farklı dönemlerde ayrı iş yerlerinde çalışan davacıda ortaya çıkan meslek hastalığı nedeni ile kusur oranının tespiti ile bu kusur oranından davalı işveren şirket ile dava harici işverenlerin sorumluluğunun müteselsil sorumluluğa dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Anayasamızın 17. maddesinde, herkesin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı düzenlenmek suretiyle, yaşama hakkı, Anayasal bir hak olarak teminat altına alınmış bulunmaktadır.
Mesleki silikozis hastalığına yakalanmasına sebebiyet veren kumlama işi, metal yüzeylerdeki pas boya kaynak vb. izlerin silinerek temizlenmesi amacıyla yüksek basınçlı silis kumu, cam kumu veya metal bilyeciklerin malzeme yüzeyine tutularak temizlenmesi işlemidir. Tamamen estetik kaygılar nedeniyle anılan kumlama yöntemiyle üretim yapmakta ısrar edilmiş olması, Anayasa ile teminat altına alınmış olan yaşama hakkının ihlali niteliğindedir ve kaçınılmaz bir sonuç olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Haksız fiil halinde müteselsil sorumluluk hali 818 sayılı Kanun’un 50. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler. Yataklık eden kimse, vaki olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz.
TBK . M. 61"e göre de; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır".
Davacının meslek hastalığına yakalandığı tarihe kadar farklı işyerlerinde çalıştığı anlaşılmıştır. İşçinin aynı işi farklı işyerlerinde yapması halinde, her iş yerinde geçen çalışma süresi ve koşullarının meslek hastalığı nedeniyle oluşan iş göremezlik oranına etkisi farklı olacaktır. Bu nedenle de somut olayda müteselsil sorumluluk hükümlerini uygulama imkanı bulunmamaktadır. İşverenlerin kusurlarının her iş yeri için ayrı ayrı belirlenmesi zorunludur. Bu tür sorumlulukta müteselsilen değil, ayrı ayrı her işverenin kendi kusurundan sorumlu olduğu kabul edilmelidir.
O halde yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece; davalı işyerinde ve davacının meslek hastalığının tespitinden önce çalışmasının bulunduğu dava harici işyerindeki çalışma şartları gözetilerek, meslek hastalığının oluşumunda kaçınılmazlık faktörünün uygulama yeri ve etkisinin bulunmadığı da dikkate alınmak suretiyle, sigortalının yaptığı işin özellikleri, yakalandığı meslek hastalığına yol açan etkenler, hastalığın önlenebilmesi için alınması gereken önlemler ile bunların gerçekleştirilme ve önlemlere uyum durumları göz önünde bulundurularak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman tekstil mühendisi, kimya mühendisi ve göğüs hastalıkları uzmanı bilirkişilerden oluşacak heyetten yeniden rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmiş olması hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 25.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.