Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.04.2011 gün ve 2009/222 E., 2011/165 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 15.12.2011 gün ve 2011/13304-19285 sayılı ilamı ile;
“…Davacılar, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 2.500 er TL peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000.00 er TL’nın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 156.400.38 TL’ye çıkartmışlardır.
Davalı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının yaptığı peşin ödemenin borcundan mahsup edilmediği gerekçesiyle, 2.50 TL ödemenin güncellenmiş değerinin 156.400.38 TL olduğuna ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak bu meblağın davalıdan tahsiline karar verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacının, Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ilerde maliyet hesabından mahsup edilmek üzere 2.50 TL ödediği, konutun davacıya teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkın da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği dosya içeriği, aynı nitelikteki emsal dosyalar ve toplanan delillerle anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yukarda açıklandığı üzere davalı mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Yukarıda (1) nolu bentle açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada davalının sair temyiz itirazlarının incelemesine gerek görülmemiştir.
3- Davacıların bu aşamada temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacıların geçersiz şekilde taşınmaz satımına ilişkin sözleşme kapsamında, konut edinmek amaçlı olarak, 1991 yılında yatırılan katkı payının alım gücüne denk gelen miktarının iadesi ile munzam zarar istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın almak için başvurduğunu, 1991 yılında kişi başına 2.500.000,00.-TL tutarında ödeme yapıldığını, başvuranların sayısının fazlalığı nedeniyle finansman sağlanamadığı gerekçesi ile evlerin teslim edilmediğini, davacılar tarafından ödenen meblağın ulaşacağı alım gücünün hesaplanarak iade edilmesine, ayrıca davalı tarafından taahhüt edilen konutların rayiç değeri üzerinden yapılan zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talep fazlalığı nedeniyle tüm başvuru sahiplerine kura sonucu konut çıkmadığını, konut alamayanlara 2.500.000,00 TL’nin iade edildiğini, davacıların bu bedeli almak için başvuruda bulunmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar; Özel Daire’ce metni yukarıda başlık bölümünde aynen alınan ilam ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davalı vekili temyiz etmiştir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre, bozma ilamında geçen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacıların talebi, taahhüt edilen konutu teslim alamamaları nedeniyle başvuru esnasında ödedikleri, 2.500.000,00 TL’nin güncellenmiş değeri ile teslim edilmesi vaat edilip ancak teslim edilemeyen konutun rayiç değeri üzerinden oluşan zararın ödetilmesine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde araştırma yapılarak, bilirkişi raporu alındığı ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ancak, Özel Daire’ce, daireye seri halde gelen ve konut teslim edilen talep sahiplerinin açtıkları davalara ilişkin bozma ilamının maddi hata sonucu eldeki dava dosyası içinde yazıldığı belirgindir.
Hal böyle olunca, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.
Ne var ki, işin esası yönünden Özel Dairece bir inceleme yapılmadığından, bu yöne ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.