Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1690
Karar No: 2019/2185
Karar Tarihi: 02.04.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1690 Esas 2019/2185 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalılar arasında yer alan şirket ile akaryakıt temini sözleşmesi yaptıklarını ancak borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle zarar gördüğünü iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkeme, delilleri eksik inceleyerek davacının talebini kısmen kabul etmiş ve davalılardan 1.401.718,57TL alacak ödemesine hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, delillerin ayrıntılı değerlendirilmediğini ve bilirkişi raporuna güvenilerek karar verildiğini belirterek kararı bozmuştur. Bozma kararında, alacaklının munzam zarara uğradığının ispatı için somut deliller sunması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 105. maddesi de açıklanarak alacaklının kendisine ödenen faizden fazla zarar gördüğünü ispat etmesi gerektiği ve enflasyon, döviz kurundaki yükselme ya da banka faiz oranlarındaki artışın tek başına munzam zararın gerçekleştiği anlamına gelmeyeceği belirtilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2018/1690 E.  ,  2019/2185 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılardan Tasfiye Halinde Emlak Bankası vekilince duruşmalı olarak, diğer davalı ...Ş. vekili ile davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılardan ... İnş. ve Tesisat A.Ş. vekili Av. ... ile davalılardan Tasfiye Halinde Emlak Bankası A.Ş. vekili Av. ... geldiği, başka gelenin olmadığı görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davalılar vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalıların maliki olduğu ... Konutlarının yönetim işlerini yapan ... Hizm. A.Ş. ile davacı arasında 20/05/1997 tarihinde “Kalorifer Yakıtı Temini Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşmenin 5. maddesinde yakıtın fiilen teslimi ve faturanın şirkete ulaşmasından sonra ödemenin en geç 20 gün içerisinde gerçekleşmemesi durumunda kalorifer yakıtına gelecek zamların işverene yansıtılacağının belirtildiğini, davalılara gönderilen ihtarnameye rağmen kalorifer yakıtına gelen zamların ödenmediğini, davacının ana parayı icra takibine itiraz üzerine açtığı itirazın iptali davası sonucunda tahsil ettiğini, ancak icra dosyasında ana paranın ödenme tarihi olan 02/08/2006 tarihine kadar kalorifer yakıtına zam geldiğini ileri sürerek şimdilik 500.000,00 TL’nin %70 sözleşme faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... Tes. AŞ. vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, esasa cevabında ise davacının munzam zararının ne miktarda olduğunu kanıtlamak zorunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... Emlakbank AŞ. vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının gerçekte mevcut olmayan, ancak varsayıma dayalı munzam zarar iddiasını somut olgulara dayandırmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine hüküm Dairemizin 12/10/2011 tarihli ve 2011/743-2011/12448 E.-K. sayılı kararı ile onanmış, onama kararına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 28/05/2012 tarihli ve 2012/3678-2012/8961 sayılı kararı ile "Davacının dava dilekçesi ve sonradan ibraz edilen cevaplar ve diğer dilekçeler dikkate alındığında davanın BK"nun 105.maddesi kapsamında yer alan munzam zarara yönelik bulunduğu anlaşılmaktadır. Munzam zarar asıl temel ilişkiden bağımsızdır. Bu durumda temel ilişkideki zamanaşımına ilişkin tarihler dikkate alınamaz. Bu durumda mahkemece munzam zarara ilişkin zamanaşımı dikkate alınıp eğer talep zamanaşımına uğramamış ise işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken temel ilişki dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddi yerinde görülmemiştir." gerekçesiyle Dairemizin onama kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Mahkemece, davacının talebinin sözleşmenin 5. maddesine göre yakıt farkı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 05/02/2014 tarihli ve 2013/201-2014/58 E.-K. Sayılı kararıyla Dairemizin bozma gerekçesi doğrultusunda yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmadan sonra davacı vekili tarafından 27/07/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarı 1.600.000,00 TL artırarak 2.100.000,00 TL"ye yükseltilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının alacağını zamanında almış olsa idi bu bedel ile tekrar akaryakıt alıp satması mümkün olduğundan munzam zararının borç zamanında ödense idi alınabilecek akaryakıt miktarı ile borcun fiilen ödendiği tarihte alınabilecek akaryakıt miktarı arasındaki fark olarak kabul edilmesi gerekmekte olduğu, davacının teslim ettiği akaryakıt miktarının 1.170.010 lt yani 1.167.669,98 kg olduğu ve 02/08/2006 tarihinde 1.844.918,57 TL yaptığı, davacının akaryakıt bedeli ile vade farkı olmak üzere tahsil tarihi itibariyle faiziyle birlikte 443.200,00 TL tahsil ettiği, bu durumda davacının munzam zararının 1.844.918,57 TL"den ödenen bedel olan 443.200,00 TL"nin düşüldüğünde kalan 1.401.718,57 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.401.718,57 TL"nin 500.000,00TL"sine 12/03/2009 bakiye 901.718,57 TL"sine ise 28/07/2016 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, iş bu davasında, davacının akaryakıt alım satım işiyle iştigal ettiğini, alacağını zamanında tahsil etseydi bu parayla akaryakıt alacağını bildirmiş, alacağın geç ödenmesi sonucunda faizle karşılanmayan munzam zararının oluştuğunu bildirerek bu zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
    818 sayılı BK"nın 105. maddesi (6098 sayılı Kanunun 22. maddesi) ""alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir"" hükmünü içermektedir. Burada alacaklı uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Mücerret enflasyon, döviz kurlarındaki yükselme veya bankaların uyguladığı faiz oranlarındaki artışlar tek başına munzam zararın gerçekleştiği veya kanıtlandığı anlamına gelmez. Alacaklının kanıtlaması gereken husus yukarıda açıklanan genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
    Bu durumda mahkemece alacaklının munzam zarara uğradığının ispatı yönünde sunduğu delilleri incelenip, konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Kabule göre de; mahkemece daha önce verilen kararlar 28/05/2012 tarihinde Dairemizce ve 05/02/2014 tarihinde Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulmuş olup, bozma kararına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sırasında davacı vekili 27/07/2016 tarihinde ıslah talebinde bulunmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177. maddesinin 1. fıkrası “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” hükmünü içermektedir. Diğer yandan 06.05.2016 tarih 2015/1 esas 2016/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından davacı vekilinin bozmadan sonra yaptığı ıslah yok hükmünde olmasına rağmen yazılı şekilde bozmadan sonra yapılan geçersiz ıslaha değer verilerek karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 02/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi