Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/1934
Karar No: 2020/5091
Karar Tarihi: 19.10.2020

Silahlı terör örgütüne üye olma - Silahlı terör örgütüne yardım etme - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/1934 Esas 2020/5091 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2020/1934 E.  ,  2020/5091 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 05.09.2018 tarih ve 2017/298-2018/283 sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme
    Hüküm : 1-Sanıklar ...... ve ... hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi,
    2-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi,
    3-Sanık ... hakkında; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 220/7, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükümüne yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarına ilişkin kesin olarak verilen hükümler, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle tüm sanıklar hakkındaki hükümlere ilişkin olarak;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından; sanıklar ... ve ... müdafileri ile sanık ...’in duruşmalı inceleme taleplerinin ise; İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, Bölge Adliye Mahkemesi ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma haklarının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Anayasaya aykırılık iddialarının reddi ile vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
    I-)Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
    II-)Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
    Sanık hakkında temel ceza tayin edilirken atıf maddeleri olan TCK"nın 314/3 ve 220/7. maddelerinin gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş olup, hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK"nın 303/1. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının sanıkla ilgili 13. bölümündeki "5237 sayılı TCK’nun” ibaresinden sonra “314/3 ve 220/7 maddeleri yollamasıyla" ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    III-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    A-)Sanık ... hakkında yapılan incelemede;
    1-) Sanığın soruşturmanın en başından beri istikrar gösteren savunmasında; “özellikle örgütün görünen yüzünün ortaya çıktığı 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütle tüm bağlantısını kestiğini, toplantılarına katılmadığını, kurucu ortak olduğu
    ÜFTADE AŞ"deki hissesini 2013 yılında diğer sanıklar ..., ... ve ...’ya devrettiğini” beyan ettiği nazara alınarak; öncelikle sanığın hissesini devrettiği diğer sanıklar ..., ..., ... ile şirketin mali müşaviri olan ...’ın duruşmada tekrar dinlenerek bu konuya ilişkin ayrıntılı ifadelerinin alınması, sanığın yargılamaya konu olan şirketteki hissesini kendi rızası ile 2013 yılında devretmeyi isteyip istemediği ile söz konusu bu devir işleminin şirketin mali müşaviri olan diğer sanık ... tarafından zamanında Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilip bildirilmediğinin tespit edilmesi, ayrıca 2014 yılından sonra, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısını kesip kesmediğinin tereddüte yol açmayak şekilde belirlenmesi, sanığın savunmasında ifade ettiği üzere örgütün görünen yüzü ortaya çıktıktan sonra örgüt ile bağlantısını kestiği, şirket hisselerini kendi isteği doğrultusunda devrettiği kanaatine ulaşılması durumunda eyleminin TCK’nın 30. maddesi kapsamında kaldığı, şayet devir işleminin örgütün isteği ve talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiği sonucuna varılması halinde ise eyleminin yardım suçu kapsamında kalacağı gözetilmeden eksik araştırma neticesinde yazılı şekilde hümküm kurulması,
    2-)Kabule göre de;
    Sanık hakkında takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkisi gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden geçmişte haklarında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışları tespit edilemeyen sanık hakkında “hakkındaki iddialara rağmen mahkemeye yardımcı olmadığı” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi;
    B-)Sanık ... yönünden yapılan incelemede;
    1- Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
    Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
    Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
    Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısımsyf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
    Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
    Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
    Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci
    katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükumet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek;
    Bu tarihten sonra gerçekleşen ve örgütsel faaliyet olarak kabul edilen hareketlerin örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, ancak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda örgütle iltisaklı Bank Asya’daki hesabına para yatıran ve katılım hesabı açan sanığın eyleminin örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2-)Kabule göre de;
    Sanık hakkında takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranış tespit edilemeyen sanıkla ilgili olarak; “takdiri indirim uygulanmasını gerektirir bir delili bulunmadığı” şeklinde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi;
    C-)Sanıklar ..., ..., ..., ...,.., ... ve ... yönünden yapılan incelemede;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sair temyiz itirazlarının esastan reddine, ancak;
    1- Sanıklar ... ve ... yönünden;
    TCK"nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunduğunun kabulü halinde bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3"ten 3/4"e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesinin 30.03.2018 tarihli celsesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini talep ederek yaşadıkları süreçlerle ilgili anlatımlarda bulunan sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurulurken TCK"nın 221/4-2. cümlesinin uygulanması sırasında sanıkların cezalarından bilgileri ölçüsünde örgüt içerisindeki konumlarıyla uyumlu şekilde kendilerinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili verdikleri bilgilerle orantılı en az 1/3, en fazla en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacağı gözetilmeden, kanunun belirlediği alt sınırın da altına düşülerek 1/4 oranında indirim yapılması,
    2-)Sanıklar ..., ..., .., ... ve ... yönünden;
    Sanıklar hakkında takdiri indirim nedeni olarak; faillerin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın faillerin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden geçmişte haklarında herhangi bir suç kaydı ve sabıkaları bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışları tespit edilemeyen sanıklar hakkında “hakkındaki iddialara rağmen mahkemeye yardımcı olmadığı” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi;
    Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ... ve ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nın tutuklulukta geçirdikleri süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tutukluluk hallerinin devamına, sanık ... yönünden ise bozma nedenine ve sanığın tutuklu kaldığı süre nazara alındığında; 5271 sayılı CMK’nın 109/3-a maddesi gereğince “Yurtdışına çıkamamak” ve aynı Kanunun 109/3-b maddesi gereğince “Duruşmalara düzenli olarak katılmak” adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değil ise DERHAL SALIVERİLMESİNİN sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi