1. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/7888 Karar No: 2018/1146 Karar Tarihi: 26.02.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/7888 Esas 2018/1146 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2015/7888 E. , 2018/1146 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalı ... ile ... arasındaki işlemin inançlı işlem niteliğinde olup,davalı ... adına oluşturulan ilk tescilin yolsuz tescil niteliğinde olmadığı, 3.kişi durumundaki ... mirasçısı tarafından taraflar arasındaki devrin muvazaalı olduğu iddiası ile taşınmazın muris adına tescil edilemeyeceği, davalılar arasındaki mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın, davacı ... tarafından tapunun iptali ile tüm mirasçılar adına tescili isteği ile açılan davanın reddine ilişkin karar Dairece;”“ ...Somut olayda istek tüm mirasçılar adına tescil olduğuna ve dava dışı mirasçılar da bulunduğuna göre davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci ile davanın sürdürülmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, muvazaa yönünden yeterince araştırma ve incelemede yapıldığını söyleyebilme olanağı da yoktur. Hâl böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda öncelikle usuli eksikliklerin tamamlanması, daha sonra muvazaa yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....”gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama aşamasında davacı ...’nın ölümü üzerine, ... mirasçılarından ... ve ... davalı konumunda olup, diğer mirasçılar ... ve ...’in ise davaya dahil edilerek, davayı takip ettikleri anlaşılmaktadır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 449 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümün tamamı ... adına kayıtlı iken 8/3126 payının 22.10.1999 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, ... ‘in temlik aldığı 8/3126 payı 11.04.2003 tarihinde mirasbırakan ...’a satış suretiyle temlik ettiği, ...’un da 8/3126 payı 12.01.2004 tarihinde tekrar ...’e satış suretiyle devrettiği, ...’in de 18.10.2006 tarihinde kardeşi olan diğer davalı ...’e aktardığı anlaşılmaktadır. Davalı ...’in mirasbırakan ... tarafından anılan payın bedelsiz olarak devrettiğini kabul ettiği sabittir.Bu durumda ...’e yapılan temlikin bedelsiz ve muvazaalı olduğu açıklığa kavuştuğuna göre ...’den pay edinen ... durumu bilen konumunda olduğundan, iyi niyetli değildir, dolayısıyla T.M.K’nın 1023.madde koruyuculuğundan yararlanacağından söz edilemez. Hâl böyle olunca, dava kabul edilerek çekişme konusu payın mirasbırakan ...’nın tüm mirasçıları adına payları oranında tescil edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.