23. Hukuk Dairesi 2014/9250 E. , 2016/126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davaların kısmen kabulüne dair verilen karar, aynı gün mahkemeye sunulmuş, mahkemece hakem kurulu kararı taraflara tebliğine ilişkin süresi içinde hakem kararının davacı-karşı davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26.04.2002 tarihli kök ve 28.05.2005 tarihli ek, 03.07.2006 tarihli protokol, 15.11.2007 tarihli ek, 22.01.2010 tarihli ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin bulunduğunu ileri sürerek, bu sözleşmeler kapsamında; fazla imalat, geç ödeme nedeniyle doğan fiyat farkı, konut iyileştirme bedeli, sözleşme dışı peyzaj ve bahçe düzenleme, iyileştirme bedeli ve ödemelerin gecikmesi nedenine dayalı alacak, yeni ilave işler iyileştirme bedeli, yapı ruhsat masrafları, erken teslime dayalı kullanma ve becayiş bedeli, zamanında inşaat ruhsatı alınmaması nedenine dayalı ifaya ekli cezai şart bedelinin tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiş, karşı dava ile, sözleşmenin geriye etkili feshine, yapılan ödemelerin istirdadına, nama ifaya izne, eksik ve ayıplı iş bedeline, geç tasfiye zararı ile tapu iptali ve tescil istemiş, yargılama sırasında tapu iptali ve tescili isteminden feragat etmiştir.
Hakem kurulunca, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, asıl ve karşı davaların kısmen kabulüne dair verilen karar, aynı gün mahkemeye sunulmuş, mahkemece hakem kurulu kararı taraflara tebliğ edilmiştir.
Hakem kararını, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 26.04.2002 tarihli kök ve 28.05.2005 tarihli ek, 03.07.2006 tarihli protokol, 15.11.2007 tarihli ek, 22.01.2010 tarihli ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 27. maddesi ile tüm ihtilafları tahkimde çözümleneceği ve tahkim yerinin Zonguldak olduğu kararlaştırılmıştır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 516 vd. maddelerinde tahkime ilişkin hükümler düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. HMK"nın "zaman bakımından dava tarihinden önce uygulama" başlıklı 448/1. maddesiyle HMK hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı kabul edilmiştir. Eski Kanun zamanında yapılan tahkim şartı ya da sözleşmelerinin düzenlendikleri tarihte yürürlükte bulunan Kanuna göre geçerli olmaları halinde sonraki kanun döneminde dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından Maddi Hukuk Hükümlerine tâbi oldukları genel kabul gören bir ilkedir (Prof. Dr. Sabri Şakir Ansay – Hukuk Yargılama Usulleri, 7. Basım, 1960, s. 152; Prof Dr. Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, 7. Bası, İstanbul, 2000, s. 420; Prof Dr. Abdurrahim Karslı, Medeni Usul Hukukunda Usuli İşlemler İstanbul 2001, s.239). Buna göre maddi hukuk alanında yapılan yeni kanunlar eski kanuna göre geçerli olarak yapılmış olan sözleşmeleri hükümsüz hale getirmedikleri gibi usul sözleşmelerine ilişkin yeni kanun hükümlerinin dahi eski kanun zamanında yapılmış usul sözleşmelerinin geçerliliğini etkileyemeyeceğini kabul etmek gerekir. Dairemizin uygulaması da 07.03.2014 tarih ve 2013/4664 E, 2014/1720 K. sayılı ilamında olduğu üzere bu yöndedir. YHGK"nın 18.06.2006 tarih ve 15-609 E., 2006/656 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; yargılama yetkisi kural olarak mahkemeler eliyle kullanılmakta, tahkim usulü ise yargılama hukukumuzda istisnai bir kurum olarak düzenleme alanı bulmaktadır. Bu nedenledir ki, tahkimle ilgili düzenlemelerin genel usul kuralları anlamında geniş yorumlanması ve açık bir hükme yer verilmedikçe tam anlamıyla usul hukukumuza ilişkin ilkelerin tahkim açısından da doğrudan geçerli kabul edilmesi olanaklı değildir. Eş söyleyişle; usul hükümlerinin geriye yürüme etkisinin, tamamen sözleşmeyle hayat bulan ihtiyari tahkim kuralları hakkında uygulama alanı bulamayacağı açıktır. Zira, temeli sözleşme olan ve taraf iradelerini baz alan tahkim sözleşmesinde - tahkim şartının konulmasında tarafların açıkça ortaya koydukları kurallar ve belirledikleri hukuk uygulanacaktır. Yine buna ilişkin değişiklik yapılabilmesi şartları da sözleşmede belirlenen ilkeler çerçevesinde olacaktır. İstisnai bir yol olan tahkimde taraf iradeleri asıldır. Taraf iradeleri sözleşmenin akdedildiği tarihte geçerli olan (cari kanunlar) yeni Türk kanunlarının uygulanması yönünde ortaya konmuş iseler, bu kanun da 1086 sayılı HUMK"dır.
Somut olayda, mahkemece, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nın 516 ve devamı maddeleri uyarınca gerekli işlemler yapılmıştır.
Hakem heyetince verilen kararların temyiz incelemesi ise; HUMK"nın 533. maddesi çerçevesinde yapılabilecektir.
Hakem heyeti, tarafların rızaları ile ve HUMK"nın 529. maddesine uygun şekilde uzattığı 31.05.2014 tarihinden önce karar vermiştir. Talep olunmayan bir konuda karar vermiş değillerdir. Yetkileri dışından olan tapu iptali ve tescile ilişkin istemden feragat edildiğinden yetkileri dışına çıkmış değillerdir. Yine tarafların iddialarının her biri hakkında karar vermişlerdir.
Öte yandan, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz istemi verilen kararın esasına ilişkin olup, HUMK"nın 533. maddesi kapsamında değildir.
Tüm bu açıklamalara göre, hakem kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hakem kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.