11. Hukuk Dairesi 2019/692 E. , 2019/7542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/12/2017 tarih ve 2016/972 E- 2017/854 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/10/2018 tarih ve 2018/540 E- 2018/1025 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 24/07/2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS) imzalandığını, imzalanan sözleşmenin 7/4 ve 7/6. maddeleri gereğince dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde ve sözleşmenin imza tarihinden önce her türlü iş ve işlemlerin sorumluluğun davalıya ait olduğunu, üçüncü kişilerce ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının davalı olduğunu, her türlü mali yükümlülüğün davalı tarafından karşılanacağını, 27/09/2003 tarihinde davalı TEDAŞ kurum çalışanlarınca hatalı elektrik hattından elektriğe kapılan şahsın vefat etmesi sebebiyle açılan tazminat davasında Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/15 E. 2007/59 K. sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucu verilen kararın kesinleştikten sonra icra takibine konu edildiğini, müvekkilince 53.381,94 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 55.437,94 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 04/04/2012 tarih ve 2313 sayılı yazısı ile “devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak TEDAŞ’tan herhangi bir talepte bulunulamayacağının” belirtildiği, davacının talebinin bu sebeplerle ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesine aykırı olduğunu, bu miktarın yeniden davacıya ödenmesi halinde mükerrer ödeme yapılacağını, yine taraflar arasında imzalanan Hisse Satış Sözleşmesinin 9/3 ve 9/4 maddeleri gereğince de davacının talepte bulunamayacağını, İHDS’nin 18/6 maddesinin davacının talepte bulunmayacağına ilişkin düzenleme içerdiğini, davacının faiz talebinin de İHDS’ye aykırı olduğunu, davacı şirketçe açılan davadan ve yapılan icratakibinden müvekkilinin bilgilendirilmediğini, bu nedenle icra dosyasına ödenen faiz ve diğer giderleri davacının talep hakkının bulunmadığını, davanın kabulü halinde dahi müvekkilinin sadece mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu alacak ile ilgili olayın İHDS’nin imza tarihinden önce gerçekleştiği, bu konudaki davanın dahi sözleşmeden önce açıldığı, davalının üçüncü şahsa ödenen bedelden sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne 55.437,94 TL"nin 14/03/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasındaki İHDS hükümleri gözetildiğinde İHDS"nin imza tarihinden önce 27/09/2003 tarihinde gerçekleşen dava konusu olay nedeniyle davacının dava dışı 3.kişilere ödediği miktarı talep hakkı bulunduğu, dosyada mevcut 14/03/2008 tarihli ödeme dekontuna göre davacı tarafından icra dosyasına 53.381,94 TL ödeme yapıldığı, ilk derece mahkemesince davacı tarafından icra dosyasına ödenen ve belgelenen 53.381,94 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesinin gerektiği, belgelenmeyen tutarı içerir şekilde dava dilekçesinde talep edilen tutarın tamamına hükmedilmesi isabetsiz olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2017 tarih 2016/972 Esas 2017854 Karar sayılı hükmünün kaldırılmasına, davanın kabulü ile 53.381,94 TL"nin 14/03/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.735,52 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26/11/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02/04/2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiye"deki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01/03/2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ"a ait olmakla birlikte, TEDAŞ"tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı TEDAŞ"a ait olmak üzere 04/10/2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı ...ne devredilerek 04/10/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 04/10/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında 04/10/2013 tarihinde ...tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle ...nin özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı TEDAŞ"tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 04/10/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 04/10/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ"ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 04/10/2013 tarihi öncesi, yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı TEDAŞ"tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 04/10/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 04/10/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 04/10/2013 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen dava konusu ödemeden dolayı, 04/10/2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmek üzere istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddiyle yazılı gerekçe ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.