3. Ceza Dairesi 2019/16072 E. , 2020/95 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kararın sanığın yokluğunda verildiği, gerekçeli kararın doğrudan sanığın mernis adresine Tebligat Kanunu"nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, sanığın 11/03/2016 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla; gerekçeli kararın sanığa Tebligat Kanunu"nun 21/1 maddesine göre usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, öğrenme tarihinin temyiz tarihi olarak kabulü gerektiğinden sanığın süresinde temyiz talebinde bulunduğu kabul edilmiştir.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Kasten yaralama suçundan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nin 231/11. maddesi uyarınca hakkındaki hükmün açıklanması sırasında sanık hakkında infaz edilecek hüküm, kurulan yeni hüküm olacağından kararın dayandığı tüm delillerin, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerektiği nazara alınmadan, yazılı şekilde gerekçesiz hüküm kurulmak suretiyle Anayasa"nın 141, 5271 sayılı CMK"nin 34, 223 ve 230. maddelerine aykırı davranılması,
2) Ailenin harcamalarının yapılması için toplanan paranın sanığın babası olan mağdur ... tarafından alınıp harcanması sebebiyle çıkan tartışma sonucu, sanıklar Şükrü ve Şükran ile mağdur arasında kavgada, tartışmanın başlangıcına ilişkin anlatımların farklılık arz ettiği gözetildiğinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4 - 238 Esas - 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu ceza dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği durumlarda, sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması,
3) 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun"un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle, 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.01.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.